Dava konusu hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda gösterilen taşınmaz kısımları ile ilgili infazda kuşku oluşturmayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinden kaynaklanan fer'i zilyetliğin, TMK.nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddeleri anlamında zilyet olan kişiye herhangi hukuki bir hak bahşetmeyeceği, başka bir anlatımla, bir taşınmazın kiralama yolu ile kullanılmasının malik sıfatı ile zilyetliği sona erdireceği-
Tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması halinin; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olması olduğu- Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekeceği; ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığının kabul edileceği, başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malikin, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs olmadığı-
Seraların, TMK. mad. 728 kapsamındaki taşınır yapılardan sayıldığı- Davalı Hazinenin Fen bilirkişi tarafından hazırlanan krokide B harfiyle gösterilen cam sera, C harfiyle gösterilen plastik sera ve pompaya ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmüş olup aidiyeti istenen B ve C harfiyle gösterilen seralar ile pompanın kalıcı nitelikte olmadığı ve sökülüp götürülmesinin mümkün olduğu açık olduğuna göre mahkemece bu talepler yönünden davanın reddi gerektiği-
Davanın; kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK’nun 713/2. fıkrasında düzenlenen “...maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan...” hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu, Kanun'un açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması halinin; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olması olduğu, genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekeceği, ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığının kabul edileceği, başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malikin, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs olmadığı-
Davanın; miras taksim, TMK 713/1-2 hükümleri ile haricen satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi olan mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülkiyetin edinilmesinin söz konusu olamayacağı, Yargıtay’ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarının bu yönde olduğu, harici taksim ve pay satışına gelince TMK 676-677 maddelerinin uygulanabilmesi için mirasçılar arasında satış ya da taksim sözleşmesinin yazılı olmasının ispat değil geçerlilik koşulu olduğu-
TMK’nın 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün olduğundan, davanın öncelikle dava konusu taşınmazda tapuda malik olan kişiye husumet yöneltilmesi, bu kapsamda, anılan şahsın sağ olup olmadığının ve vefat etmiş ise varsa mirasçılarının kesin bir biçimde saptanabilmesi için hasımlı (hasım Hazine olmak üzere) mirasçılık belgesinin alınıp dosyaya konulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması; mirasçılık belgesine göre belirlenecek yöntem ile taraf teşkili sağlanarak davanın yürütülmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil davasında araştırılacak hususlar-
Tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması halinin; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olması olduğu- Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerektiği-
Davalı tarafa, davalı tanıklarının dinlenmesi için usulüne uygun şekilde oluşturulacak ara karar ile süre verilmesi, tanık dinletilmesine karar verildiği takdirde, yeniden yapılacak keşifte davalı tanıklarının HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları aynı Kanunun 259. maddesi uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, zilyetliğin başlangıç ve süresiyle malik sıfatıyla zilyetlik olup olmadığı hususlarının tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirilmek suretiyle HMK’nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi ve bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-