Üçüncü kişinin “kiracı olduğunun hacizden önce noterde hazırlanmış ve onaylanmış bir kira sözleşmesi” bulunması halinde, icra mahkemesince tahliye emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği- Üçüncü kişinin “iflas tarihinden önce taşınmazı işgal etmekte haklı olduğunu, iflas tarihinden önce tapuya şerh verilmiş bir kira sözleşmesi ile ya da İİK.’nun 135/II maddesinde yazılı nitelikte iflas tarihinden önce yapılmış resmi bir belgeyle ispatlaması halinde” icra mahkemesince “gönderilen tahliye emrinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünce İİK 24'e göre ilam konusu edilen menkulün değerinin tespitine dair işleminin şikayeti üzerine verilen icra mahkemesi kararının kesin nitelikte olmadığı- Borçlu vekili, "ilama konu aracın ellerinde bulunmadığını ve İİK 24 uygulanarak aracın değerinin tespitini istediğine göre, icra müdürünce aynen ifa mümkün olmadığından Ticaret Odasından aracın değerinin sorularak belirlenmesi gerekirken, doğrudan bilirkişi marifeti ile değer tespiti yapılmasının hatalı olduğu-
“Taşınmaz satışının durdurulması talebin reddine” dair olan icra mahkemesi kararlarının kesin olduğu, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı-
İcra Mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiş olup bunların dışında kalan mahkeme kararların temyiz edilemeyip kesin olduğu-
İpotekli taşınmazda kiracı olduğu tartışmasız olan 3.kişinin muhtıranın tebliğinden itibaren kira paralarını icra dosyasına ödememesi nedeniyle İİK.nun 150/b maddesi göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 356.maddesine göre alacaklının talebi ile kiracı hakkında haciz kararı verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, süreli ipoteğin 04.05.2009 takip tarihinde muaccel olduğu tartışmasız olup, bu belge ilam niteliğinde olduğundan mahkemece açıklanan nedenlerle icra emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken icra emrinin iptaline dair karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz edilebileceğinin özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.’nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiş olduğu, bunların dışında kalan mahkeme kararlarının kesin olduğu-
“Kısa karar” ile “gerekçeli karar” arasında çelişki bulunması halinde, temyiz süresinin, kısa kararın tefhim edildiği tarihten itibaren başlamayacağı-
Hakimin verdiği hükümle bağlı olduğu, sonradan “hükmün yanlış olduğu veya eksik olduğu” kanısına varsa dahi, hükmü değiştiremeyeceği, unuttuğu hususları sonradan hükme ekleyemeyeceği–
Temyiz konusu uyuşmazlığın “haczin ve seferden men kararının kaldırılması” istemine ilişkin olması halinde, İİK.’nun 363/4 maddesi gereğince verilen kararın temyizinin kabil olduğu-