Temyiz süresinin 10 gün olduğu-
İ.İ.K.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363. maddesinin 1.fıkrasının son cümlesi ve İ.İ.K.na 4949 Sayılı Kanunla eklenen Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranı nazara alınarak uyuşmazlık konusu değerin karar tarihi itibariyle 4.870.-TL’yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Tahsil harcının sorumlusunun daima borçlu olduğu- Borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının kesilen harç miktarı kadar takibe devam hakkı olduğu-Alacaklı bankanın genel ticari kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ihale edilen taşınmazın bedeli üzerinden tahsil harcının kesildiği görüldüğünden, icra müdürlüğünce ihale bedeli üzerinden tahsil harcı alınmasının hukuka uygun olduğundan, alacaklı bankanın tahsil harcına yönelik şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği -
İcra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, dava değeri parasal sınırıyla ilgili 12.11.2010 gün ve 27757 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, 2010 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranının % 7,7 olarak öngörüldüğü, buna göre; 2011 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 4.420,00 TL’sını geçmesi gerektiği, ayrıca istihkak davalarında dava değeri, alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi daha azsa ona göre belirleneceği, iki ayrı hacze yönelik aynı davada istihkak iddia edildiğine göre; dava değerinin her bir haciz açısından ayrı ayrı ele alınıp tayininin gerektiği-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için, kesinleşmesi zorunluluğunun bulunmadığı-
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceğinin özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterildiği, bunların dışında kalan mahkeme kararlarının kesin olduğu-
İİK’nun 82/I-12. maddesi gereğince borçlunun haczedilemeyecek olan evinin “haline münasip olup olmadığı”nın belirlenmesi için, evin, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekeceği, buradaki “aile” teriminin geniş anlamda olup “borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan bakmakla yükümlü oldukları kişileri” kapsadığı- Borçlunun bulunduğu yerin daha mütevazi semtinde, ihtiyacı olan haline uygun bir evin değerinin bilirkişiden rapor alınarak saptanıp, haczedilen evin değerinin bu miktardan fazla olması halinde, evin satılmasına karar verilip, satış bedelinden kendisine mesken alması için gerekli miktarın borçluya bırakılıp, kalan tutarın alacaklıya ödenmesi gerekeceği-
Taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunacağı, hükmolunan taşınırın değerinin borsa veya ticaret odalarında olmayan yerlerde seçilerek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin olunacağı, ilgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakkı olduğu, şikayetçi borçlunun taşınır değerinin bulunulan yer ticaret odasına sorulması talebinin reddedilerek, doğrudan bilirkişi marifetiyle tespiti kararını yerinde olmayacağı-
Tefhimden itibaren temyiz süresinin başlayabilmesi için kısa kararın gerekçeli karara uygun yazılması gerekeceği-