Tasarrufun iptali davaları niteliği itibariyle ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığından asliye hukuk mahkemesi tarafından davaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Kişisel hakka dayanan tasarrufun iptali davalarının genel yetki kurallarına göre (HMK mad. 6) davalının yerleşim yeri mahkemesinde görüleceği, davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği (HMK mad. 7)- Tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın, 6100 s. HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesi varsa, sözleşmede yetkili gösterilen yer mahkemesinin de HUMK 22. maddesine göre yetkili olacağı ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, borçlu davalı tarafından yapılan yetki sözleşmesinin diğer davalıyı da bağlayacağı-
Takip konusu borcun 2004-2010 yılları arasındaki döneme ait olması halinde mahkemece davacı alacaklıya 2004 Ocak ayında tasarruf tarihi olan 09.08.2007 tarihine kadar olan vergi borcu ve fer'ileri konusunda bunlarla sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınması gerekeceği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
İstihkak davasına konu olan şey hakkında açılmış olan tasarrufun iptali savası sonucunun istihkak davasına bakan mahkemece bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Mahkemece, taşınmazın tasarrufa konu olan bölümü hakkında gerçek değer tespiti yaptırılması ve davalı üçüncü kişinin, borçlu davalının alacaklılardan mal kaçırma kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının somut verilere dayalı olarak -aynı sitede oturduklarına ilişkin belge ve oturan sayısı itibariyle büyük bir nüfusu barındıran sitede birbirlerini ne şekilde tanıdıklarına ilişkinde bilgiler birlikte değerlendirilerek- tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu edilen taşınmazın dava dışı bir kişiye geçmiş olduğu ve davacının da son maliki davaya dahil etmeden davasını bedele dönüştürmesi halinde, taşınmaz hakkında cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- İptal davasının dayanağı takipler hakkında açılan davaların tamamının sonuçlarının beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- İptale karar verilmeden önce, tasarruf tarihindeki borç miktarının ilgili kurumdan sorularak, dava şartları oluştuğu takdirde, o miktar ile sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiğinden, 6183 s. Kanun mad. 24 vd.na göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada mahkemece nisbi vekalet ücreti tayininin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının takip konusu yaptığı alacak kredi sözleşmesine dayalı olup sözleşme tarihi iptale konu edilen taşınmaz satışından önce olduğundan, mahkemece iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-
6183 sayılı Kanun mad. 30/I gereğince, malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği- Davalıların ilişkilerinin ne düzeyde olduğunun belirlenmesi, davalı borçluya ait taşınmazların inançlı işlem yolu ile dava dışı kimse adına kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi açısından, davalı üçüncü kişi ile dava dışı kişinin sanık olarak yargılandığı dava ile aynı kişilerin davalı oldukları bir diğer iptal davasına ilişin dosyaların celp edilerek incelenmesi ve davalı üçüncü kişinin eşinin davalı borçlunun vekili olarak görev yapıp yapmadığının araştırılması gerekeceği-
Alacağın haricen tahsil edilmesi nedeniyle iptal davasından feragat edilmesi halinde, mahkemece, tarafların delillerinin toplanması, yasa maddelerinde düzenlenen iptal şartlarının oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesi, davanın açılmasına davalı tarafın neden olup olmadığının irdelenmesi ondan sonra İİK.nun 281/son maddesi göz önünde bulundurularak hasıl olacak sonuca göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufa konu araç ve plakalarının tamamı borçlu davalıya ait olmadığı halde, tamamı borçlu davalıya aitmiş gibi, tasarrufun iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu- Borçlu ile işlemde bulunan davalıların satın aldıkları malı elden çıkarmaları halinde davanın tazminat istemine dönüşeceği- Mahkemece, davacı taraftan hangi tasarrufların iptalini istediğinin açıkça bildirmesinin istenilmesi, borçlu davalı tarafından satışları yapılan araç ve plakaların ayrı ayrı belirlenmesi, iptal kararı verilecek ise ancak borçlu davalı tarafından yapılan satışlara ilişkin ve payı ile sınırlı olması, dava dışı olan kişilerin haklarını etkileyecek şekilde hüküm kurulmaması gerektiğinin göz önünde bulundurulması, hüküm fıkrasının açık, anlaşılır ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması gerektiği-