Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında yapılan icra takibi sırasında, davlının bilinen adreslerinde birden çok haciz işlemi gerçekleştirildiği, bir kısım menkul mallarının haczedildiği, bir kısım haciz işlemlerinin ise borçlunun bulunamaması veya adresten taşınmış olması nedeniyle gerçekleştirilemediği ve buna ilişkin tutanak tutulduğu, ayrıca borçlu davalının menkul veya gayrimenkul malının olup olmadığına ilişkin olarak resmi ve özel kişi ve kuruluşlar nezdinde yapılan araştırma sırasında da borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından, mahkemece borçlu davalının aciz halinin kabulü gerektiği halde aciz belgesinin sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olacağı- Davacı alacaklının yapmış olduğu icra takibi hakkında, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı verilmiş olması karşısında, davacı alacaklı tarafından borçlu davalı aleyhine İİK.nun 33/a-2 maddesi uyarınca dava açılıp açılmadığının araştırılarak, dava açılmış ise sonucunun beklenilmesi, dava açılmamış olması ve borçlu davalı tarafından açılan icranın geri bırakılmasına dair kararların kesinleşmiş olması halindeyse, geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun kanuni temsilciliğinden ve % 30 hissesi oranındaki vergi borcunu ödediği, şirket ortaklığı ve temsilciliğinden dolayı vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmadığı belirtildiğinden, konusu kalmayan tasarrufun iptali davası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi ve bu durumda maktu karar ilam harcı alınması gerektiği- 6183 s. Yasadan kaynaklanan davalar için ise maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
İcra memurunun, mahkemenin verdiği karar gereği «tedbir memuru» sıfatı ile yaptığı işlemlere yönelik şikayetlerin, icra mahkemesince (tetkik merciince) değil, tedbir kararını veren mahkemece inceleneceği-
Borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye ve üçüncü kişi tarafından da diğer davalı dördüncü kişiye satışı yapılan dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından ve davalı üçüncü kişi yönünden de iptal koşulları oluştuğundan, davanın bedele dönüşmesi sebebiyle (İİK mad. 283/2), davacının takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak, davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değer oranında tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği-
İİK. nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca, davacının tasarrufun iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğunun tartışmasız olduğu, ancak, eldeki davanın Aile Mahkemesine değil görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp görülmesinin gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Yapılan hacizde borçlunun yurt dışında olduğu beyan edildiğinden, borçlu hakkında bilinen adresinde haciz yapılamayacağı anlaşıldığından ve borçlunun hisseli taşınmazları haczedilip kıymet takdirleri yapılmış ve yapılan kıymet takdirleri sonucu bulunan meblağların ise satışın yapılacağı dosyadaki borcu dahi karşılamayacağı açık olduğundan, kesin aciz belgesi niteliğinde olmasa da, icra müdürlüğünün yazısına göre borçlunun, davacının alacağına yeter malının bulunmadığı ve borçlunun, belirlenen malları dışında mal edindiği de ileri sürülmediğine göre, davalı borçlunun aciz halinin oluştuğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin, davalı alacaklının araç üzerindeki haczinin kaldırılması talebiyle açtığı istihkak davasında (İİK. mad. 96 vd.) karar verilebilmesi için, alacaklının, üçüncü kişi ve takip borçlularına karşı açmış olduğu tasarrufun iptali davasının neticesinin beklenmesi gerekeceği-
Davacı-alacaklının, davalı-borçluya karşı icra takibi yaptığı ve davalı-borçlunun davacı-alacaklıya karşı yaptığı icra takibinde ise, davacı-alacaklının 'takas mahsup iddiasında bulunduğu ve bu takas mahsup iddiasından sonra davalı-borçlunun, davacı-alacaklıdan olan alacağını temlik ettiği anlaşıldığından, takas öne sürülmekle hüküm ifade edeceği ve borçlunun takas ileri sürülen miktar üzerindeki tasarruf hakkının da kalmayacağı, yani borçlunun diğer davalı üçüncü kişiye yaptığı temlik işleminin geçerli bir tasarruf olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, konusu olmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Antalya ili Korkuteli ilçesinde yer alan taşınmazın çok kısa sürelerle el değiştirmesinin, tasarrufun iptali davasının açılma tarihinden 1 gün sonra davalı 3. kişi tarafından elden çıkarılmasının, davalı borçlu adına hareketle taşınmazı satacak kişi ile davalı 3. kişi adına taşınmazı satın alacak kişiye verilen vekaletnamelerin aynı Noterlikte, aynı gün ve birbirini takip eden yevmiye numaraları ile tanzim edilmesinin ve taşınmazın ilk satışından sonra 2 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, davalı 3. kişi adına taşınmazı satacak kişi olarak ilk satışta borçlu vekili olarak hareket eden kişiye verilen vekaletname ile davalı 3. kişinin vekili olarak görevlendirilmesinin, hayatın olağan akışına aykırı düşeceği ve bu durumda, davalı 3. kişinin, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle (İİK. mad. 280/I) tasarrufun iptali gerektiği- Yargıtay'ca verilen bozma kararından sonra aciz vesikasının ibraz edilmesi halinde, iptal davasının görülebilme koşulu olan bu hususun tamamlandığının kabul edileceği-
İptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği (İİK. mad. 281/I), madde metninde ihtiyati tedbirden söz edilmediği, bu sebeple ihtiyati haciz şartlarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine mahkemece ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığından söz edilerek tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-