Alacakların temlikine ilişkin açılan tasarrufun iptali davasında, davalılar arasındaki ticari ilişkinin temliklerin yapıldığı sıradaki miktarı, kimin alacaklı olduğu, yapılan temliklerin alacak durumu ile münasip olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Ölüm ile kişinin taraf ehliyeti son bulacağı (TMK mad. 28/1) ve aksi sözleşmeden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekilin ya da vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisinin de sonlanacağı (BK. mad. 397), davacılardan biri dava açılmadan önce vefat etmiş olup, davalıların bir kısmı da yargılama sırasında vefat etmiş olduğundan, ölen davacı açısından aktif husumet yokluğu dikkate alınmadan karar verilmesi ve diğer davacılar açısından da vekalet ilişkisinin sona erip ermediği, davaya mirasçılarının devam edip etmeyeceği belirlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişinin istihkak davası ile alacaklı tarafından karşılık olarak açılan iptal davasında, istihkak davasının gerekçe belirtilmeden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu (HUMK. mad. 338, şimdi; HMK. mad. 297, Anayasa mad. 141)- Tasarrufun iptali davası reddedilmesi halinde, davalı üçüncü kişi yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Hakimin uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangisine değer verdiğini, kanıtlardan hangisine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu-(HMK. mad. 297, Anayasa mad. 141)- Davacı tarafından aynı alacağa yönelik olarak açtığı eda davası var iken, ayrıca tesbit davası açmakta hukuki yararları olup olmadığının mahkemece tartışılmamasının hatalı olduğu-
Davalı üçüncü kişinin tapuda ödenen bedel dışında çek vermek suretiyle ve banka vasıtası ile borçlu davalıya başkaca ödemede bulunduğu, böylece ivazlar arasında fahiş farkın varlığından söz edilemeyeceği, yapılan keşif sırasında taşınmazda davalı üçüncü kişinin oğlunun ikamet ettiği ve borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun da kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davalarının tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Borçlu tarafından menfi tespit davasının açılmış olması halinde, açılan bu davanın neticesinin beklenmesi ve hasıl olacak duruma göre tasarrufun iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin davanın açılabilmesi için öncelikle kesinleşmiş ve muaccel hale gelmiş bir kamu alacağının bulunması (ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması ve bu ödeme emrinin kesinleşmiş olması) gerektiği- Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından iptal istemiyle Vergi Mahkemesinde açılan ve kabul edilen davaların henüz kesinleşmemiş oldukları görüldüğünden, bu davaların tasarrufun iptali davası için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Gönderme kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından gönderme kararı ile birlikte davadan el çekildiğinden, davalı vekili ve davacı vekilinin dilekçeleri doğrultusunda dosyanın Kadıköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesi, davacının başvurusunun süresi içerisinde olup olmadığının gönderilen Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekeceği-(NOT: Yeni TTK. mad. 5//(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.)
İcra mahkemesinin “karşılık dava” olarak açılan tasarrufun iptali davasına bakabileceği- Tasarrufun iptali davasında, takip borçlusunun, İİK’nun 282. maddesi uyarınca mecburi dava arkadaşı olarak yasal hasım konumunda olduğu ve istihkak davasına karşı açılan tasarurufun iptali davasında davalı olarak gösterilmese de, karşı dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini gösterir uyarılı davetiye ile duruşmaya davet edilip savunmasını yaparak delillerini sunabilme olanağının kendisine tanınması gerektiği-