Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için kesinleşmiş bir takibin varlığının gerektiği; ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra İİK. mad. 265 uyarınca yasal sürede takibe geçilmemesi halinde, ihtiyati haczin hükümsüz ve takibin geçersiz hale geldiği ve bu durumda tasarrufun iptali davasının da ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde malın borçlunun malvarlığına girmeyip üçüncü kişi borçlunun oğlu adına tescil edilmesinin nam-ı müstear bir işlem olduğu ve bu durum borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı bir kazandırma (bağış) olup koşulların bulunması halinde iptale tabi olduğu-
Borçlu hakkındaki vergi borcunun kesinleşmiş ve ödenmemiş olduğu, İdare tarafından düzenlenen "borun bulunmadığı"na dair yazının borçlunun trafik cezalarına ilişkin olup eldeki davanın Gelir stopaj, damga, KDV borçlarına ilişkin olduğu ve davalıların kardeş olduğu anlaşıldığından, dava konusu tasarrufun 6183 Sayılı AATUHK'nun 28/I-1 ve 30.maddelerine göre iptale tabi bulunduğu- Tasarrufun iptali davalarında harcın takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanacağı- 6183 s. Kanuna dayalı olarak açılan tasarrufun iptlai davasında maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği- Takip konusu alacağa ödeme tarihine kadar gecikme cezası uygulanacağından, dava konusu tasarrufun alacak ve ferileriyle sınırlandırılmasının doğru olmadığı-
Borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleşmiş olmasına, alacağın gerçek olmasına, borçlu ile davalı kayınvalidesi arasındaki yakın akrabalık nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 ve 280/1 uyarınca iptale tabi olduğu- Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde malın borçlunun malvarlığına girmeyip üçüncü kişi borçlunun oğlu adına tescil edilmesinin nam-ı müstear bir işlem olduğu ve bu durum borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı bir kazandırma (bağış) olup koşulların bulunması halinde iptale tabi olduğu- Tasarrufunu iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar) ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-
Nam-ı müstearın, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu,  nam-ı müstear olarak yapılan satış işleminin iptali istemine ilişkin davaya bakmaya davalıların ikametgahları mahkemesinin yetkili olduğu; bu yetki kuralının ancak tarafların yasal sürede ve geçerli bir itiraz olduğu durumlarda mahkemece dikkate alınması gerektiği- Taraf teşkilinin, yetki itirazından sonra değerlendirmeye alınması gerektiği- Taraflardan birinin diğerinin yokluğunda yaptığı itirazın da geçerli olduğu-
Haciz tutanaklarının ilkinde borçlunun ev adresinde başkası oturduğu için haciz yapılmadığı, ikincisinde ise menkul haczi yapıldığı ve bunların satıldığı, dosya kapak hesabından borçlunun bakiye borcunun tespit edildiği, adına kayıtlı taşınmaz hissesinin ise borcu karşılamaktan uzak olduğu ve dolayısıyla ikinci haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğu; diğer dava koşulları yönünden dosyanın incelenerek, dava konusu tasarrufun iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, iptale tabi olduğu belirlendiği takdirde dava konusu taşınmaz dava açıldıktan sonra dava dışı 4. kişiye satıldığından İİK. mad. 283/2 hükmü de gözöne alınarak mevcut delil durumuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında karar ilam harcı takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekeceği- Harç kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın res'en incelenmesi gerekeceği-
Atiye terkedilen davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Davacının, ortağı olduğu dava dışı şirkete ait taşınmazın muvazaalı olarak satıldığını ileri sürerek açtığı davanın aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi gerektiği-
Yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının isabetli olduğu-