İki haftalık cevap süresinden sonra yapılan yetki itirazının, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece dikkate alınmaması gerektiği-
Talep dışında bir başka icra takip dosyası yönünden de iptale karar verilmiş olmasının hatalı olduğu (HMK. mad. 26)- Davacı taraf, "şirket kuruluşunda 1/2 pay sahibi olan borçlu davalının eşinin, sahip olduğu bu hissenin aslında borçlu davalıya ait olduğunu, diğer şirketin ise aslında diğer borçlu davalıya ait olduğunu" öne sürerek bu şirketlerin pay devirlerinin iptali ile kendilerine cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiş ve her iki şirketin de borcun doğumundan sonra kurulmuş olup, borçlu davalılar ile bir ilişkisinin bulunmadığı görünmekte ise de, davacı tarafın iddiası doğrultusunda şirketlerin kurucu ortaklarının kuruluş tarihindeki mal varlıkları ile bu şirketleri kurup kuramayacakları, yine kuruluş tarihinden borçlu davalılar ile her hangi bir para ilişkisi olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmamış olduğundan, mahkemece her iki şirketin kurucu ortaklarının kuruluş tarihindeki mal varlıklarının araştırılması, mal varlıklarının şirket kuruluşu için yeterli olup olmayacağının irdelenmesi, borçlu davalılar ile şirket kurucu ortakları arasında para akışı olup olmadığının soruşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmasının zorunlu olmadığı, yargılama aşamasında borçlu hakkında yapılmış bir icra takibinin olmasının yeterli olduğu- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, alacaklı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının sonucunun beklenerek, takibin kesinleşmesi halinde davanın esasına girilerek delillerin toplanıp yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi, itirazın iptali davasının reddedilip bu kararın kesinleşmesi halinde ise, 'davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine' karar verilmesi gerekeceği- Dava tarihinden sonra takibe geçilmesi halinde, tasarrufun iptali davasının görülemeyeceğinin kabul edilemeyeceği-
Borcun doğumundan sonra borçlunun, kızkardeşine yaptığı satışın İİK'nun 278.maddesine göre iptali gerektiği- Dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki borçlunun 1/9 hisse değeri alacak miktarından daha düşük olduğundan o değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediği-
Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacaklarının bulunması gerekeceği ve danışıklı işlemin o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olması gerekeceği- Boşanma ve mal tasfiyesi için açılan davalar devam ettiğinden, davacı lehine tazminat hükmedilmesinin mümkün olacağı ve alacaklı olabileceğinden bu dosyaların sonuçlanması beklendikten sonra tasarrufun iptali davasının görülmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında İİK 281/II fıkra hükmüne göre hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği, teminatın lüzum ve miktarının mahkemece takdir ve tayin olunacağı- İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden ve "aciz belgesi yargılamanın her aşamasında giderilebilecek bir eksiklik olduğu"ndan ihtiyati haciz istemenin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında geçerli ve kesinleşmiş bir takibin varlığı da ön koşul olup, dava geçerli bir takibin olmadığından bahisle red edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim alacağından kaynaklanan tasarrufun iptali davasının "iş mahkemesi"nde görülmesi gerektiği- İş mahkemesinde açılan ve bu mahkemece görevsizlik kararı verilmesiyle temyiz aşamasından geçmeden kesinleşerek asliye hukuk mahkemesine gönderilen davada verilen bu görevsizlik kararının mahkeme yönünden bir bağlayıcılığı bulunmadığı; görevin re'sen yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği-
HMK. mad. 31 uyarınca, mahkemece, davacı tarafın İİK. mad. 277 vd.'na mı yoksa TBK. mad. 19'a mı dayandığının ve davalının hangi tasarruflarının iptalinin istediklerinin açıklattırılması gerektiği-
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup bu tür davalarda karar harcı ve vekalet ücretinin tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davacı alacaklının alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden hesaplanması gerekeceği-