Davalı borçlu ile diğer davalının baba-oğul olması nedeniyle dava konusu 15 adet atın devrine ilişkin tasarrufun alacaklılardan mal kaçırma amacıyla kötüniyetli yapıldığının kabulü gerektiğinden davalı borçlu ile diğer davalı oğlu arasında yapılan dava konusu on beş adet atın satışına ilişkin tasarrufun iptaline ve davacıya haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece davalı 3. kişiler arasında zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı gerekçesiyle borçlunun 3.kişilere yaptığı tasarruflar yönünden ayrı ayrı harç ve vekalet ücreti hesaplaması yapıldığı, borçlu ile oğlu arasındaki tasarruf yönünden yapılan harç ve vekalet ücreti hesaplaması doğru olmadığı gibi iki ayrı dava açılmış gibi ayrı ayrı harç ve vekalet ücreti takdir edilmesinin de doğru olmadığı-
Muvazaaya (BK. mad. 18'e) dayalı davada aile mahkemesince verilen görevsizlik kararı davalı vekiline tebligat zarfı üzerinde davacı vekili olarak .....  yazılı olmasına rağmen olarak kalemde, kimin tarafından tebliğ edildiği belli olmayan ve dosyada taraf olmayan vekaleti de bulunmayan kişi imzasına tebliğ edilerek kesinleştirmiş ve asliye hukuk mahkemesine gönderilmişse de, davacı vekili olarak yetkisiz vekile yapılan tebligat, Tebligat Kanunun 23 ve 41. maddelerine aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğundan davacı vekilinin dilekçesi doğrultusunda kararı öğrendiği tarih geçerli kabul edilerek ve aynı tarihte dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini de talep etmesi nedeniyle dosyanın görevli nöbetçi asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği; mahkemece "görevsizlik kararının kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde dilekçe vererek talepte bulunmadıkları anlaşıldığından davanın HMK'nun 20/1 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
6183 sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların dinlenme koşullarından birinin de iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması olduğu- Davalı borçlunun vergi borcunun bulunmadığı şeklindeki yazısı ve dosyada mevcut ödeme emirlerinin de 2010 ve 2011 dönemlerine ilişkin borca yönelik olduğu anlaşıldığından, mahkemece ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan döneme ilişkin vergi borcu bulunup bulunmadığının sorulması gerektiği-
TBK 19. uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında, davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad.  283/1, 2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği- Davacılar haksız fiille ilgili olarak davalı aleyhine tazminat davası açtıklarından, davanın sonucu beklenerek davacılar lehine tazminata hükmedildiği takdirde, davalılar arasındaki dava konusu taşınmazın satış işleminin muvazaalı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğu- Tasarrufun iptali davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği-
Davacının davalıdan alacağı olduğu, bu alacağın ödenmemesi için taşınmazın satıldığı iddia edildiğine göre davacı tarafın BK. 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü gerekeceği-
Tahliye edilen adreste yapılan hacizlerin, borçlunun aciz halini ortaya koyduğundan söz edilemeyeceği- Borçlunun babasından 7 adet bağımsız bölüm kaldığı ve davacının bu taşınmazlarla ilgili olarak paydaşlığın giderilmesi davası açtığı anlaşıldığından, davacı vekili tarafından borçlunun taşınmazları üzerinde 1/48 hissesi ve üzerinde haciz olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu taşınmazların kıymet takdirleri yapılmadığından borçlunun aciz halinde olduğunun söylenemeyeceği;  mahkemece, borçlunun babasından intikal eden taşınmazların kıymet takdiri yaptırılarak, borçlunun aciz halinin varlığı net olarak tesbiti gerektiği- Borcun doğumundan önce var olan ve davalı üçüncü kişi adına olan banka ipoteğinin davalı bankanın verdiği konut kredisi ile kapatılarak, 1.derece ipoteğin yerine geçildiği, anılan bankanın borçlunun mali durumu hakkında bilgisi olduğu tesbit edilmeden davalı banka yönünden davanın kabulünün isabetli olmadığı- Dava konusu taşınmazın icra takibi sonucu ihaleden dava dışı alıcı tarafından satın alınması durumunda, anılan icra dosyasında takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise bu bedelin tahsiline aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında, davacı alacaklının davasının kabulü halinde, dava dayanağı takip dosyalarından dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak cebri icra yetkisi tanınması gerektiği- Dava konusu taşınmazı icra takibi sonucu ihaleden satın alan ve davanın tarafı olmayan alıcının, mahkemece verilen tedbir kararını temyiz hakkı bulunmadığı-
Davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin ne zaman başladığı, temlik tarihinde hangi düzeyde olduğu aralarındaki alacak miktarının temlik miktarına ulaşıp ulaşmadığı ve halen devam edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği yönündeki bozma üzerine yapılan araştırma ile verilen kararın isabetli olduğu iptal davalarında borçlu şirketin ikrarının üçüncü kişi yönünden bağlayıcılığı olmadığı-
Borçlu ve davalı üçüncü kişi arasında yapılmış bir tasarruf olmadığı halde bu taşınmaz yönünden tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği- Davacının danışıklı işlemde bulunduğunu iddia ettiği davalıdan bir alacağı bulunmadığından (davalı aleyhine açtığı nafaka davasından feragat etmiş olduğundan),  muvazaaya dayalı açıllan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-