Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu kesinleşmiş vergi borcunun davalı borçlu tarafından dava tarihinden sonra 6111 s. K. kapsamında taksitlendirildiği ve kesinleşen borcun tamamının ödendiği anlaşıldığından, davanın konusunun kalmadığı, ancak davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- 6183 s. Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
İİK. mad. 283/2 uyarınca, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı üçüncü kişinin mal varlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceği hüküm altına aldığından, davanın kabulü halinde davalılar taşınmazların bedelleri ile sorumlu olacaklarından, davacının talebinin anılan madde uyarınca uygun görülecek teminat karşılığı kabulü ve davalıların üzerine kayıtlı mal varlıkları ve hakları üzerine taleple bağlı kalınarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne, menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabi olduklarından, ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olmasından dolayı, ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davasın konu elden çıkarılan iki taşınmazla ilgili (dava konusu yapılan alacak miktarı olan) 9.800 TL’nin %20'si oranında nakti teminatın veya banka teminat mektubunun sunulması halinde, davalıların 9.800 TL’ye yetecek oranda taşınır taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, dava konusu 3 taşınmaz yönünden davacının ihtiyati haciz talebinin dava konusu takip dosyasındaki alacağa yetecek oranda ve alacağın %20'si miktarında nakti teminat veya banka teminat mektubunun sunulması halinde kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı borçlu şirket tarafından iflasın ertelenmesi talebi ile açılan davada tedbir kararı verilmiş olması nedeniyle, anılan şirketler yönünden davacı tarafından yapılmış bir icra takip bulunmamasına, iflas erteleme davasının sonucuna göre davacı sıfatının değişme ihtimali bulunmasına (iflas halinde eldeki davanın ancak davacı tarafından İİK. mad. 245, 255/1 gereğince alınacak takip yetkisine istinaden takip edilebilmesine, aksi halde davanın iflas idaresi huzuruyla görülmesine), davacının alacaklı, davalı şirketlerin borçluluk durumu, alacak miktarı ve organik bağ iddiasının yargılamayı gerektirmesine göre davacı vekilinin tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Üçüncü kişinin de tasarrufa konu malı elden çıkarmış olması halinde, (borçlunun bacanağı olan) davalı üçüncü kişiler yönünden ihtiyati haciz isteminin takdir olunacak teminat karşılığında kabul edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak yeni bir icra takibi olmayıp, İİK'nun 281/2 maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği ve davacı alacaklının verilen ilamı icra dosyasına ibraz ederek cebri icra işlemine devam edeceği- Taşınmazın satış değerinin ne olacağı belli olmamakla beraber davalılar tarafından taşınmazların tapudaki satış bedeline itiraz edilmemiş olduğundan, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin kabulü ile taşınmazların tapudaki değeri üzerinden %15 teminatla dava konusu taşınmazlara davacının takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6. maddesi gereğince davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12 maddesinin uygulanma imkanının olmadığı- Davalı borçlu ile doğrudan işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasa gereği olduğu, bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurabilmesi için diğer davalının usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olmasının gerekli olduğu, HMK'nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınmasının gerekeceği-
Davacının ihtiyati haciz isteminin İİK.nun 281 ve 283. maddeleri kapsamında değerlendirilerek, davacının ileride telafisi imkansız zararlarının oluşabileceği nazara alınarak, ihtiyati haciz isteminin davacının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak kabul edilmesi yerine dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli esas alınarak bu miktar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetli olmadığı-