Taşınmazın tapu kütüğünde aile konutu olduğuna dair "şerh" bulunmasa bile, taşınmazın "aile konutu" ve kendisiyle akdi ilişkiye giren şahsın evli olduğunu davalı şirket bilebilecek durumda olduğundan, bu özeni göstermemiş ise iyiniyet iddiasında bulunamayacağı-
Dava konusu kredi sözleşmesinin düzenlenmesi aşamasında bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza atan kişilerin kimliklerini bilmek ve denetlemek sözleşmenin hakim tarafı olan davacı bankanın yükümlülüğünde olup, sözleşmede yer alan imzaların kime ait olduğunu bilebilecek durumda olduğundan, alacaklı bankanın sözkonusu genel kredi sözleşmesine dayanarak davalı aleyhinde icra takibine başlaması nedeniyle haksız olduğu kabul edilebilirse de, davalı borçlunun hakkında yapılan icra takibi sırasında açıkça imzaya itirazda bulunmayıp alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporunda davalı borçlunun ‘eli ürünü olup olmadığı’ yönünde bir tespite gidilemediği dikkate alındığından kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Ticari tellallık niteliğindeki sözleşme uyarınca danışmanlık ücreti ve danışmanlık ücretinin ödenmemesi halinde cezai şart ödenmesi kabul edilmiş olup, kararlaştırılan cezai şart, TBK. mad. 179/1'deki seçimlik cezai şart olduğundan ve bu tür cezai şartın kararlaştırılması halinde, taraflarca aksi öngörülmemişse, alacaklının, ya borcun ifasını ya da kararlaştırılan cezanın ödenmesini isteyebileceğinden, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığından, davacı tarafça sözleşme bedeli yani ifa da istenmekle, artık TBK. mad. 179/1 uyarınca cezai şartın istenmesinin mümkün bulunmadığı- Davalı, Afganistan'da yaşanan güvenlik sorunları nedeniyle sözleşmeyi imzalamaya gelemeyeceklerini bildirmişse de; davalının tacir olması nedeniyle, basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu (TTK. mad. 18) ve davacı ile danışmanlık konusunda sözleşme tanzim edildiği tarihte de Afganistan'daki olaylar tüm kamuoyunca bilinebilir durumda olduğundan, davalı yönünden sonradan ortaya çıkmış veya öğrenilen bir durumun söz konusu olmadığı, yani davalının bu mazeretinin geçerli sayılmayacağı-
Taraflar arasında fuar katılımına ilişkin olarak imzalanan sözleşmede fuar katılım ücretinin tamamının fuarın açılışından önce ödeneceği, aksi takdirde davacı tarafından sözleşmenin feshedilebileceği hüküm altına alınmış olup, sözleşmede ücretin hangi tarihte kesin olarak ödeneceği belirtilmediğinden ve fuarın bir gün öncesinde dahi katılım ücretinin ödenebilmesi, sözleşme uyarınca mümkün olduğundan, davacının önceden elektronik posta mesajı ile davalıya fuar dışında kaldığını ihtar edip sözleşmeyi bu şekilde feshetmesi karşısında mahkemece sözleşmenin ilgili hükümleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı yüklenici, kendisine yapılan ödeme tutarında yanıldığını iddia etmişse de, bu hususun esaslı hata olarak kabul edilemeyeceği- Yüklenici, ticaret şirketi olup ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinden, kendisine yapılan ödeme miktarını bilmesi ve buna göre mutabakatname imzalamak zorunda olduğu-
Davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, mutabakat belgesinin düzenleme tarihinden önceki ödemelerin mutabakat kapsamı içinde kalması nedeniyle sonuca etkili olmadığı gözetilerek deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Takip ve davaya konu mutabakat belgesini davalı şirket yetkilisi sıfatıyla imzalayan kişinin davalı şirket adına mutabakat belgesi imzalamaya yetkili olduğu, davalı taraf "ödeme savunması"nda bulunmuş ve ödeme savunmasını cevap dilekçesini ıslah tarihinden sonra da sürdürmüş olduğu anlaşılmış olup, davalının mutabakat tarihinden sonra mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, mutabakat belgesinin düzenleme tarihinden önceki ödemelerin mutabakat kapsamı içinde kalması nedeniyle sonuca etkili olmadığı-
Davacı ile davalı arasında deterjan ve kozmetik alanlarındaki iki adet ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasında, mahkemece yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak davalı tarafça düzenlenen ve davacı tarafça iade olunan 15 adet faturanın bu faturaların düzenlenme sebebine ilişkin davalının ticari defter ve belgelerindeki dayanak kayıtları birlikte ve satın alma sözleşmesi ve eki ticari şartlar anlaşması çerçevesinde değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken kendi içinde çelişkili rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davacının elektronik posta çıktısı, davalıya tebliğ edillen ihtarnamesi ile davacının kozmetik ve deterjan departmanlarındaki ticari ilişkiyi sona erdirdiği ve bu ilişkiden doğan cari hesap alacağının tahsilini talep ettiği anlaşıldığına göre, mahkemenin ve hükme esas alınan kök rapordaki sözleşmenin TTK'nın 20/3. md. gereği usulüne uygun bir fesih ihtarnamesi ile feshedilmediği yönündeki kabulünün isabetsiz olduğu-
Davacının, "davalı bankada bulunan hesabından talimatı ve izni olmadan dava dışı şirket hesabına çeşitli tarihlerde toplam para aktarıldığını, alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline ve tazminata karar verilmesini talep etmiş olup mahkemece teknik bir konuda bilirkişi raporu alınmış ve rapordaki tespitler doğrultusunda, davacı şirketin dava konusu para aktarım işlemleri de dahil olmak üzere hesap hareketlerini gördüğü, yapılan işlemleri kabul ettiği, itiraz etmeyerek icazet verdiği anlaşıldığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Fuar Katılım Sözleşmesini imzalayan davalı, kendisine 2 ve 3 nolu salonda yer tahsis edilmediğini öğrenir öğrenmez akdi feshetmesi gerekirken, davalı tarafça sözleşme yaklaşık 5 ay bekledikten sonra feshedip, sözleşmedeki düzenlemeye aykırı şekilde basiretli bir tacir gibi davranılmayıp yapılan feshin haklı fesih olduğu kabul edilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor