KASKİ gibi kuruluşların, gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK.nun 18/I. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği-
Faaliyetlerinde özel hukuk hükümlerine tabi kılınan kamu kuruluşlarının, kişilerle olan ilişkilerinden doğan dava ve uyuşmazlıklarının adli yargının görevi alanına girmesi gerektiği-
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6762 sayılı TTK 'nun 25/3. (6102 sayılı TTK.'nun 18/1-c) maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunmasının zorunlu ve bu sürelerin satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gün olduğu-
Davacı bankanın, davalının açıklamalı EFT yapmasına rağmen basiretli bir tacir gibi davranmayıp gönderilen parayı hesaba aktararak davalının kredi kartı borcunun ödenmesi ve vadesi gelen kredi taksitlerinin tahsili için kullandığı, davacının açıklamalı EFT talimatına aykırı işlem yapması nedeniyle haksız olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı kiracı Kadıköy 17. Noterliği'nin 02/06/2010 tarih ve 8241 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kira sözleşmesinin ifasının imkansızlığı sebebiyle kira akdini feshettiğinden, bu durumda davacı kiracının, feshinin haklı olup önceki mahkeme kararının onanması gerekeceği-
''Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.'' şeklindeki dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 s.TTK. mad. 20/3 uyarınca, mahkemece, davalının, dava dilekçesine ekli protokoldeki altı aylık ihbar öneli içerisinde yazıldığı anlaşılan yazısının, TTK'nın 20. maddesi kapsamında geçerliliğinin ve davacıya tebliğ tarihinin araştırılarak, yazının geçerlilik şartını taşıdığının ve altı aylık ihbar önelinde davacıya ulaştığının tespiti halinde, sözleşmeye dayalı olarak ihbar öneli olarak belirlenen süreden sonraki yer tahsis bedelinden sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine, aksi halde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 s. TTK.’nun 25. maddesinde belirtilen süreler içinde (açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün içinde, gizli ayıplarda derhal) yapılması gerektiği- Ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapıldığının kanıtlanması gerektiği (6762 s. TTK. mad. 20/3)-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte "aile konutu şerhi" bulunmadığı görülmekteyse de, ipotek alacaklısı bankanın, konutun "aile konutu" olduğunu bilmesi karşısında, eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altında olduğu- Tacir olan bankanın, basiretli davranarak (TTK m.18/2), Kanunun (TMK m.194) açık rıza alınmasını istediği bu konuda kendisine sunulan muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken eşe aidiyetini belirlemek ve sözleşmenin hakim tarafı olarak imzanın sıhhatini denetlemek zorunda olduğu-
Kesinleşen kısıtlama kararının davalı bankaya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça kısıtlının banka hesaplarında işlem yapmasına göz yumularak kısıtlının zarara uğratıldığını ileri sürerek açılan tazminat davasında, davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek özen borcu ihlal etmiş olması karşısında, borca aykırılık durumunda haksız fiildeki ispat yükü yer değiştirmekte, bankanın kusurunu ispat yükünün davacı tarafa değil, kendi kusursuzluğunu ispat yükünün davalı bankaya yüklenmesi gerektiği-
Davacının davalı bankaya ait bir ATM'den havale yaparken yanlışlıkla davalı kişiye ait olan hesaba havale yaptığı, davacı ile bu davalının arasında para göndermesini gerektirecek herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığı, bu haliyle davalının sebepsiz zenginleşmiş olduğunu, bu paranın davacıya iadesi gerektiği, ancak bu işlemlerin yapılmasında davalı bankanın herhangi bir sorumluluğunun olmadığı ve davalı bankanın pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı banka yönünden davanın pasif husumetinin yokluğu nedeniyle reddine, yanlışlıkla havale edilen miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalıdan tahsili gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor