Davalı bankanın müşterilerine kullandırmış olduğu ticari kredi nedeniyle erken kapama komisyon ücreti, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti gibi giderleri sözleşme hükümlerine dahil etmesinin ticari kredi sözleşmesinin niteliği göz önüne alındığında genel işlem koşullarına aykırılığı teşkil etmeyeceği-
Sipariş edilen malların niteliğinin açıkça belirtilmiş olması ve davacının davalıya bu mallar dışında başka mallar teslim etmesi (aliud teslim) ve davalının bu teslimi kabul etmiş olması halinde, sadece bu işlem nedeniyle uğranılan zararın isteyebileceği- Davacının bu oluşta hiçbir kusurunun olmadığını ispat etmedikçe davalının zararını tazminden sorumlu olduğu- Davacının sipariş ettiği sözleşmede fiyatı belirli ürünlerin yerine davacı tarafından teslim edilen ve davalı tarafından da teslim alınan iadesi yapılmayan ürünlerin rayiç fiyatı saptanıp eğer teslim edilen ürünlerin değeri sözleşme ile belirlenen ürün bedelinden daha az ise aradaki fark davalının zararı kabul edilip, davalının ilamsız takipteki itirazının bu zarar kadar haklı olduğunun benimsenmesi gerektiği- Dava konusu ürünlerin plastik gövdeli olmasının açık ayıp olduğu yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığı-
Sigorta şirketinin acentelik sözleşmesi ile acenteye, bireysel emeklilik sistemine ait planların tanıtımı, satış ve bireysel emeklilik sistemine ilişkin diğer aracılık hizmetlerini yerine getirmesi için yetki verildiği anlaşıldığından, sigorta şirketinin acentenin vermiş olduğu zararlardan, acente ile birlikte sorumlu olduğu-
Tacirler arasındaki ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda ayıp ihbarının tanıkla ispat edilemeyeceği- TBK'nun 225. maddesinde ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulumayacağı, satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğu-
Temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragatin mümkün olduğu- Hükme bağlanıp hakimce el çekilen davaya, bir yönetmelik hükmüne istinaden hakimin tekrar bakamayacağı- Davalılardan İSKİ'nin bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı bilinerek, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığının benimsenmesi gerektiği; haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği-
İpotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın "aile konutu" niteliğini bildiği ve artık eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altında olduğu- Muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını denetlemeden "aile konutu" üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı bankanın, TMK’nun 1023. maddesinde düzenlenen "tapuya güven" ilkesinden yararlanmasının mümkün olmadığı-
KASKİ gibi kuruluşların, gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK.nun 18/I. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği-
Faaliyetlerinde özel hukuk hükümlerine tabi kılınan kamu kuruluşlarının, kişilerle olan ilişkilerinden doğan dava ve uyuşmazlıklarının adli yargının görevi alanına girmesi gerektiği-
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6762 sayılı TTK 'nun 25/3. (6102 sayılı TTK.'nun 18/1-c) maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunmasının zorunlu ve bu sürelerin satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gün olduğu-
Davacı bankanın, davalının açıklamalı EFT yapmasına rağmen basiretli bir tacir gibi davranmayıp gönderilen parayı hesaba aktararak davalının kredi kartı borcunun ödenmesi ve vadesi gelen kredi taksitlerinin tahsili için kullandığı, davacının açıklamalı EFT talimatına aykırı işlem yapması nedeniyle haksız olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-