Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, HMK'nun 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi olmadığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede icra mahkemesine başvurarak sahtelik nedeniyle takibin durdurulmasını talep ettiği, verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı görüldüğünden, HMK 209. maddede yazılı nedenle yapılan takibin durdurulması istemine yönelik şikayetin reddi gerekeceği-
Borçlar Kanununun 53.maddesi (6098 sayılı BK.nun 74.maddesi) uyarınca, hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararının ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıaların hukuk mahkemesini bağlayacağı- O halde mahkemece BK.nun 53. (6098 sayılı BK.nun 74) maddesi uyarınca, bu ceza davası sonucunun HMK'nın 165. maddesi de gözetilerek bekletici mesele yapılarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kiracının iflası nedeniyle TBK 332 uyarınca kira sözleşmesinin feshi ve tahliye isteminde, davalı kiracı hakkında verilen iflas kararının bozulduğu, davanın derdest olduğu gözetilerek ticaret mahkemesinin dosyasının bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili yönündeki takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı vekilin, takip ettiği iş ve işlemlerde kullanılmak üzere 14 imzalı boş belge aldığı anlaşılmış olup davacı vekilin hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde, davalının savunması doğrultusunda, bu imzalı kağıtların nerelerde sarf edildiğini, belge asıllarının bulunduğu yerleri de bildirmek suretiyle, iade veya iptal edilmiş ise davalının da yer aldığı yazılı bir belge veya kesin delillerle ispatla mükellef olduğu- Ek protokolde bu belgelerin sarf edildiğinin yazılı olmasının, davacının iddiasını ispatı için elverişli sayılamayacağı- Mahkemece bu husus araştırıldıktan sonra, tamamının vekalete dayalı olarak kullanıldığı yahut iade/iptal edildiği ispatlanır ise taraflar arasındaki ibranameden sonra davacının davalı şirkete herhangi bir hizmet verip vermediği, ilgili yerlerden sunulacak deliller toplanarak, açığa imzanın kötüye kullanılmasına dair davacı hakkındaki ceza davasının da neticesi beklenip karar verilmesi gerektiği-
KDV alacağının konusunu teşkil eden aylara yönelik kira alacağına ilişkin açılan davada verilecek hüküm doğrudan KDV alacağını etkiler nitelikte olup davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan, alacak davası sonucunun beklenmesi gerektiği-
Borçlu şirket ile davacı üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunmasının tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilemeyeceği, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığın ve iki şirketin tek elden yönetildiği yönünde delillerin de dosyaya yansıması gerektiğinden mahcuz mallara ilişkin üçüncü kişinin sunduğu faturalar da dikkate alınarak yeterli araştırmayla sonuca gidilmesi gerektiği-
Terekenin defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK. mad. 625 gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağı- Borçlu mirasçılar tarafından, murisin mirasının reddedildiğinin ve terekesinin tespiti için açılmış bir davanın olduğu belirtildiğinden, mahkemece öncelikle borçlu mirasçılar tarafından tereke mahkemesinde açılan davanın "bekletici mesele" yapılması gerektiği-
8. HD. 21.11.2014 T. E: 2013/23744, K: 21541-
İcra mahkemesi kararları kesin hüküm niteliği taşımadığından borca ve imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaların bekletici mesele yapılamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar verilemeyeceği, yalnızca itirazın esasına ilişkin karara kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verilebileceği, ancak genel mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasının mümkün olacağı- Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı-
Davacının katkı payı alacağının bulunduğuna ilişkin mahkeme kararının mevcut olduğu da nazara alınarak o davanın kesinleşmesinin beklenmesi, ayrıca muvazaaya ilişkin olarak değerlendirme yapılarak borçlu ile 3. kişi arasında belirtilen arkadaşlık ilişkinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve bunun sonucunda yapılan tasarrufun muvazaalı olup olmadığının irdelenmesi gerektiği-