Gerek ‘takip talebi’nde ve gerekse ‘icra emri’nde takip dayanağı yabancı para alacağının Türk parası karşılığının belirtilmesi gerekeceği, bu hususun kamu düzeniyle ilgili olması nedeniyle, takibin her aşamasında doğrudan doğruya gözeteceği–
Mahkeme kararında, asıl alacak için ‘reeskont faizi’ne hükmedilmiş olması halinde; kararda açıkça ‘bu faizin ticari reeskont (ticari temerrüt) faizi olduğu’ belirtilmediğinden, alacağa 3095 sayılı kanunun 1. maddesinde belirtilen reeskont faiz oranlarının uygulanması gerekeceği–
İlamların infaz edilecek kısmının “hüküm bölümü olduğu”; hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, bu nedenle icra hakiminin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı–
Çocukla baba arasındaki kişisel ilişkiyi düzenleyen ilamların, aile hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle, kesinleşmeden takip konusu yapılamayacakları–
Şikayet “dava” niteliğinde olmadığından, şikayet dilekçesinde ilgililerin yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olmasının, şikayetin “husumet yokluğu” nedeniyle reddini gerektirmeyeceği–
Mahkeme tarafından verilen ‘tedbir kararları’nın ancak verildikleri konu, kişi ve süre ile sınırlı olduğu, kapsamlarının yorum yolu ile genişletilip daraltılamayacağı–
Türk Medeni Kanununun 677 ve aynı kanunun 713/1 ve 5. fıkraları birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyetin 713. maddenin birinci fıkrasında belirtilen koşullar gerçekleştiği anda kazanılacağı-
Tasarrufun iptali davasını kazanmış olan davacı- alacaklının bu ilamı asıl (borçlu hakkında yürüttüğü) takip dosyasına koyarak infaz ettirebileceği, ayrı takip konusu yapamayacağı–
İlam niteliğinde olduğu kanunda öngörülmemiş olan ‘ara kararları’na dayanılarak hükmedilen tedbir nafakaları hakkında, ‘ilamlı takip’ yapılamayacağı–