Bir borçlunun, aynı takibin diğer borçlusuna yapılan tebliğ işleminin iptalini icra mahkemesinden isteyemeyeceği (yapılan şikayetin ‘aktif husumet yokluğu’ nedeniyle reddedilmesi gerekeceği)–
Borçlunun kesinleşmiş bir ilamla ‘mirasçı sıfatının bulunmadığı’nın belirlenmiş olması halinde, diğer mirasçıların mirasçı sıfatı bulunmayan borçlunun borcundan dolayı müflise ait mallar üzerine konulan haczin kaldırılmasını isteyebilecekleri; nizasız kaza kararlarının şekli bakımından kesinleşmiş olsalar bile, maddi hukuk bakımından kesin hüküm teşkil etmedikleri–
‘Kısa karar’ ile ‘gerekçeli karar’ arasında çelişki yaratılmış olması halinde; icra mahkemesince önceki ‘kısa karar’ ile bağlı olunmaksızın çelişkinin giderilmesi gerekeceği–
Aynı davada birden çok istemin yer alması ve bu istemlerin bazısının kesinleşmeden takibe konulamayacak olması, bunlardan bağımsız olarak kesinleşmeden takibe konulabilecek olan diğer istemlerin takibe konulmasına engel teşkil etmeyeceği–
Kiraya veren ile kiracı arasındaki kira ilişkisi, takibe konu sulh hukuk mahkemesinin tahliye ilamı ile sona ermiş olduğundan, alt kiracının da kiracılığı asıl kiracı borçluya bağlı olarak sona ermiş olduğundan, icra mahkemesince İİK’nun 41. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı kanunun 276/son maddesi gereğince ‘alt kiracının da tahliyesine emredilmesi’ gerekeceği–
Takip alacaklısının, ilamdan kaynaklanan alacak tutarlarının her biri için ayrı ayrı (örneğin asıl alacak için ayrı yargılama giderleri ve vekalet ücreti için ayrı) ilamlı icra takibi yapmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığı–