Şikayetçilerin işçilik alacaklarının dayanağı olan belgelerin İİK’nın 100. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, bu nedenle hacze iştirak haklarının bulunmadığı-
Takibe konu işçi alacağının tahakkuk tarihinin 2015 yılı Ağustos- Ekim ayları olduğu, iflasın ertelenmesi davası devam ederken 19.10.2015 tarihinde tedbir kararı verildiği, ancak alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararında atıf yapılan İİK'nun 179/b maddesi hükmü gereğince tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı, işçi alacaklarının tahsili için icra takibi yapılıp bu takibe devam edileceği, bu takipte satış işlemlerinin de yapılabileceği-
İİK. mad. 206 hükmünün ilk fıkrasında belirtilen alacaklılarının, gayrimenkulden kaynaklanan vergiler çıktıktan sonra kalan bedel üzerinde rüçhan hakları bulunduğu, sıraya girmeden öncelikle bu alacakların ödeneceği- Davacının alacağının ipotekli alacak olduğu gözetilerek, rüçhanlı alacak olarak kaydedilmesi gerekirken, yazılı şekilde dördüncü sıraya kaydedilmiş olmasının doğru olmamasına rağmen şikayetçinin bu konudaki talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yerel mahkemenin tedbir kararına ilişkin davada takip alacaklısı banka taraf olmayıp hakkında verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından takip yapmasına engel bir durumun söz konusu olmadığı-
Geri çevirme kararının gereklerinin yerine getirilmemesi, dosyanın sürüncemede kalmasına ve adaletin gecikmesine neden olduğundan, geri çevirme gereklerinin yerine getirilmesi hususunda daha dikkatli ve itinalı davranılması, aksi halin sorumluluk doğuracağının bilinmesi gerektiği-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği-
Gümrük vergilerinden doğan alacağın rüçhanlı olabilmesi için gümrüğe tabi eşyanın veya bu eşya satılmış ise satış bedeli üzerinde rüçhan hakkı olabileceği, diğer malların yani taşınmazların satış bedelinden gümrük vergilerinin ödenmesi mümkün olmadığı gibi iflas müdürlüğünce yapılmış şikayete konu bir işlem bulunmayıp, mevcut durumun şikayetçiye bildirildiği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verildiği-
İpotek alacaklısının sıra cetveli düzenlenmesinden feragat etmesinin, takipte üçüncü şahıs olan ve haciz uygulayan alacaklıların haklarına helal getirmeyeceği, İİK. mad. 151 uyarınca rehin bedelinden masrafların çıkarılmasında ve artanın alacaklılar arasında paylaştırılmasında mad. 138 hükmünün uygulanacağı, satış tutarının alacaklıların alacağını ödemeye yetmemesi halinde icra müdürünce İİK. mad. 206 hükmünün 2 ve 3. fıkralarına göre alacaklıların her birine ait sıra ve payların tayin olacağı, İİK. mad. 141, 142 ve 144 hükümlerinin burada da uygulanacağının hükme bağlandığı, satış bedelinin alacaklıların alacağını karşılamaması halinde İİK. mad. 140 uyarınca bir sıra cetvelinin düzenleneceği, hukuk ve usule aykırı memur işlemi ile diğer haciz alacaklılarına sadece sıra cetveli yoluyla kullanabilecekleri itiraz hakkının tanınmadığı gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile icra müdürünün haciz alacaklısının sıra cetveli yapılması hususundaki talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve takip dosyasında icra müdürünce tüm alacaklıları gösterir sıra cetveli yapılmasına karar verildiği-
İcra hukukunda şikayet yargılamasına asli müdahil olarak katılmanın mümkün olmadığı- Borçlunun üçüncü kişi nezdindeki doğmuş ve doğacak alacaklarının haczedilebileceği, haciz ihbarnameleri ile konulan haciz ile borçlunun alacaklı olduğu icra dosyası üzerine konulan hacizlerin birlikte değerlendirilerek sıra cetveli yapılması gerekirken sadece borçlunun alacaklı olduğu icra dosyası üzerine konulan hacizlerin dikkate alınmasının hatalı olduğu- Şikayetçi avukatın vekalet alacağının, Avukatlık Kanunu'nun 166/2. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi ve Avukatlık Kanunun 164/2. maddesindeki sınır göz önünde tutularak gerekirse bu konuda denetime elverişli rapor alınıp sıra cetvelinin iptalinin gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerektiği-
Bir alacağın işçi alacağı olduğunun kabul edilebilmesi için, ilamla hüküm altına alınmış olması ya da işci alacağı olarak yapılan takibin itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olması gerektiği- Takibe konu alacak, ilamla hüküm altına alınmamış ise de, borçlu tarafından yapılmış geçerli bir itiraz bulunmadığı anlaşıldığından, işci alacağı olarak takibe konulan alacağın, borçluya karşı İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki işçi alacağı olduğunun kabulü gerektiği-