İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat alacaklarının sıra cetvelinin 1. sırasında yer aldığı-
İİK. mad. 206/4-A uyarınca, iflasın açılmasından önceki 1 yıl içinde tahakkuk etmiş işçi alacaklarına rüchaniyet tanınmış olduğu-  İşçilik alacaklarının hüküm altına alındığı ilamlara bağlı olarak alınan vekalet ücretlerinin ise bu kapsamda olmadığı-
İşçi alacakları iflas halinde birinci sırada imtiyazlı ise de, hacze iştirak halinde İİK. mad. 100'deki koşullara sahip olmaması halinde haciz tarihi daha önce olan alacaklıların önüne geçemeyeceği-
Takip, alacaklı tarafından (iflasın ertlenmesi) tedbir kararından sonra başlatılmış ise de, tedbir kararının alacaklıya tebliğ edildiği veya alacaklının takipten önce tedbir kararının varlığından haberdar olduğu görülmediğinden, icra işlemlerinin tedbir kararı içeriğine aykırılığı sonucunun oluşmasında, alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı ve bu durumda, mahkemece, tedbir kararı uyarınca, tedbir kararından sonra açılan takibin itiraz eden borçlu yönünden "durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptali" yönünde hüküm tesisi ve haksız olarak şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi işçinin işe iade davasını 22.05.2009 tarihinde açtığı, davalı şirketin 15.09.2010 tarihinde iflas ettiği, işe iade kararının ise 05.11.2010 tarihinde kesinleştiği, bu kesinleşmeden sonra işçinin iflas masasına başvurarak kendisinin işe alınmasını talep etme hakkının olduğu, bu durumda iflas idaresinin; müflis şirketin işlerini fiilen devam ettiriyor ise, iade talebini kabul etmek veya bu talebi reddederek tazminatın ödenmesine karar vermek zorunda olduğu, böyle bir alacak da davanın devam ettiği süre hesaba katılmadığı da nazara alınarak İİK 206/1 maddesinde belirtilen iflas etmeden önceki 1 yıl içinde doğmuş işçilik alacağının 1. sıraya yazılması gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sıra cetvelinin icra dosyasında satışı yapılan borçluya ait her bir taşınmaz bedeli için ayrı ayrı düzenlenmesi gerektiği- Bedeli paylaşıma konu taşınmazlar üzerindeki ilk haczin kamu haczi olduğu, şikayetçilerin alacağı yönünden İİK'nın 268. maddesindeki istisnanın sözkonusu olmadığı, buna göre sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğu- Haklarındaki şikayetin reddine karar verilen şikayet olunanlar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Alacaklının, "kambiyo senedinin kıdem tazminatı için verildiğini" belirtmesinin borçlu tarafından kabul edilmedikçe senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği- Borçlu şirket hakkında iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı ile "icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına" şeklinde karar verildiği dikkate alındığında, icra müdürlüğünce kambiyo takibinin durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
6183 s. K.'nun 21/1. maddesinde 3. şahıslar tarafından haczedilen malların paraya çevrilmesinden önce o mal üzerine kamu alacağı için haciz konulması halinde kamu alacağının hacze iştirak edeceği ve satış bedelinin garameten paylaştırılacağı hükme bağlandığı, bu hükmün kamu alacaklarının ilk hacze iştirakleri yönünden özel bir düzenleme olduğu, İİK'nın 206. maddesinin kamu alacaklarının hacze iştirak etmesinde uygulanmayacağı, kamu alacağının hacze iştiraki açısından ilk haczin dayandığı alacağın niteliği ile ilgili bir ayrım yapılmadığından ilk haczin dayandığı alacak hangi sebepten doğarsa doğsun kamu alacağı için satıştan önce haciz konulmuşsa ilk hacze iştirak edeceği- 6183 s. K.'un 21/1. maddesi ilk haczin 3. kişiler tarafından uygulanması hallerine münhasır olup, 3. kişiden sonra birden çok kamu alacaklısı tarafından haciz konulması halinde, haciz sahibi bütün kamu alacaklılarının ilk hacze iştirakinin kabulü gerektiği, böyle bir ihtimalde kamu alacaklıları bakımından aynı Yasa'nın 69. maddesinin uygulanmayacağı gerekçesiyle, şikayetin kabulüne ve sıra cetvelinin iptali gerektiği-
Alacaklı tarafından, işçi alacağına dayalı olarak borçlu şirket aleyhine 08.05.2017 tarihinde genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibi itiraz edilmemesi üzerine kesinleşmiş olduğu, borçlu şirket hakkında ise 22.02.2017 tarihinde konkordato mühleti verildiği, takibe konu alacak, ilamla hüküm altına alınmamış ise de, borçlu tarafından süresinde borca itiraz edilmeyip, takibin kesinleştiği anlaşıldığından, anılan alacağın, İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasında belirtilen işçi alacağı olduğunun kabulü gerekip, takibin durdurulmasına yönelik icra dairesi kararı ile bu işleme ilişkin şikayetin reddine ilişkin icra mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği-
Şikayetçinin alacağının, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmediği, İİK'nın 206. maddesinde, anılan sürenin hesaplanmasında alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği sürenin hesaba katılmayacağının düzenlendiği, şikayetçi tarafından, alacağı için açılmış bir dava bulunmadığı, icra takibi yapıldığı gerekçesiyle, şikayetin reddine dair verilen kararın isabetli olduğu-