Dava ve birleştirilen dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, davacı vekilleri, müvekkillerinin de paydaşı bulunduğu 60 parsel no’lu taşınmazda paydaş olan N.cihan K.'nın dava konusu 7/59 payını 11.06.2010 tarihinde 20.000 TL bedelle davalıya sattığını ancak diğer paydaşların önalım hakkının kullanılmasını engellemek için tapuda satış bedelinin 100.000 TL olarak gösterildiğini iddia etmiştir. Davacılar satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille ispatlanması mümkündür. Davalıya pay satan N.cihan Kara tanık olarak dinlenmiş ve dava konusu payı 60.000,00 TL bedelle sattığını belirtmiştir. Keşifte belirlenen değer de tapuda gösterilen satış bedelinin altındadır. Ayrıca davacı tarafın tanıkları da bedelde muvazaa iddiasını doğrulamışlardır. Bu durumda davacı taraf bedelde muvazaa iddiasını ispatlamıştır. Mahkemece, taraflara dava konusu taşınmaz payının keşfen belirlenen satış tarihindeki değeri olan 79.493,40 TL önalım bedelini depo etmek üzere süre verilerek verilen süre içinde önalım bedelinin yatırılması durumunda davanın kabulüne bu süre içerisinde önalım bedelinin yatırılmaması halinde davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada gerçekte 40.000,00 TL olan satış bedelinin resmi akitte 65.000,00 TL olarak gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş, mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı 66.235,00 depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından, davalı yararına da mahkemece kabul edilen bedel ile davacının iddia ettiği 40.000,00 TL bedel arasındaki fark üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti tayini ve harç dışındaki yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesinin gerekeceği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü kişiye satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından yani eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddinin gerekeceği-
Önalım hakkını kullanan paydaşın, bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekeceği; ancak davacının, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından tapuda yapılan temliki işlemin muvazaalı olduğu iddiasında bulunabileceği ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabileceği-
Önalım hakkı nedeniyle satılan payın iptali ve tescili istemine ilişkin davada, paydaşlar arasında özel olarak taşınmazın taksim edilip kullanılması durumunda, bu yerde zamanında hak iddia etmeyen davacının önalım hakkının dürüstlük kuralına aykırı olacağı, davalının fiili taksim savunmasında bulunması halinde bunun re’sen araştırılacak husus olduğu-
Önalım hakkını kullanan paydaşın bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekeceği; ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabileceği ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabileceği-
Paylı taşınmazın paydaşlar arasında kullanım biçimi belirlenmiş olup her paydaş payına ilişkin belli bir yeri kullandığı sırada paydaşlardan birinin kendine ayrılan yeri göstererek tapuda payını üçüncü bir kişiye satması durumunda, öbür paydaşların alıcıya karşı önalım hakkını ileri sürmelerinin TMK’nun 2. maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağı-
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Önalım hakkına konu payın önceki paydaşa dönmesinin davacının dolmuş olan önalım hakkına engel oluşturmayacağı-
Önalım davasında kötü niyet iddiasının 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekeceği; bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu olmadığı; eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekeceği-