Önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve tescili istemine ilişkin davada, paydaşlar arasında özel olarak taşınmazın taksim edilip kullanılması durumunda, bu yerde zamanında hak iddia etmeyen davacının önalım hakkının dürüstlük kuralına aykırı olacağı, davalının fiili taksim savunmasında bulunması halinde, bunun davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerektiği-
Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davaya konu satış işleminden sonra davalı ve babası arasındaki satış işlemlerinin muvazaa nedeniyle iptali ve tapu kütüğünün tashihi davası açılmış olduğundan, derdest davanın 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddesi gereğince somut dava için bekletici mesele teşkil edeceği-
Dava konusu edilen paya ilişkin devir yukarıda bahsedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu yapılan bir devir olup, Önalım hakkı ancak gerçek bir satış söz konusu olduğunda kullanılabileceğinden ve Ortada gerçek bir satış söz konusu olmayıp, sözleşme gereklerini yerine getirmek için yapılan bir devir olduğundan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmenin yerine getirilebilmesi için devredilen paya karşı önalım davası açılması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddinin gerekeceği-
Tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamı üzerinden belirlenen önalım bedelinin yatırılması için davacı tarafa süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taşınmaz üzerinde keşif yapılarak, bilirkişi tarafından payın dava tarihi olan 19.01.2012 tarihinde 134.750 TL olarak belirlenmesi üzerine, davalının savunmasına itibar edilerek, keşifte belirlenen taşınmaz bedelinin davacı tarafından yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği-
Davada davalının dava konusu taşınmazda paydaş Y. Dirik'ten aslında satış olduğunu iddia ettiği trampa yolu ile edindiği 30/9643 pay ile daha sonra paydaş F. Şaşmaz'dan satın aldığı 25/9643 payının önalım hakkına dayanarak iptali ile davacı adına tescilini talep edilmişse de Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün olmamakla birlikte davacı da, tapuda trampa şeklinde yapılan ilk temlikin aslında muvazaalı olduğunu iddia ederek gerçekte satış yapıldığı iddiasında bulunmuş, tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkün olup, Davacı vekili dava dilekçesinde tanık, keşif ve saire delillere dayandığından mahkemece davacı vekilinin resmi senetteki trampanın gerçekte satış olduğuna ilişkin tanık dahil tüm delilleri ile davalının delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı taraf da dava konusu payın satış bedelini tapuda 45.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de gerçekte 60.000,00TL'ye alındığını savunarak bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ise de, davalının bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı 46.647,50 TL depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu durumda, davacı taraf da bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamış olup davacı yararına dava dilekçesinde gösterilen 16.800,00 TL üzerinden, davalı yararına da mahkemece kabul edilen bedel ile dava dilekçesindeki değer arasındaki fark üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti tayini ve yargılama giderlerinin de bu orana göre taraflara yükletilmesinin gerekeceği-
Paylı taşınmazın paydaşlar arasında kullanım biçimi belirlenmiş olup,paydaşlardan birinin kendine ayrılan yeri göstererek tapuda payını üçüncü bir kişiye satması durumunda, öbür paydaşların alıcıya karşı önalım hakkını ileri sürmeleri TMK'nun 2 nci maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağı-
önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada önalıma konu payın bulunduğu 973.000 m2 yüzölçümlü 297 parsel sayılı taşınmazda davalı 2.000,00 TL bedel karşılığı 5/973 pay satın almıştır. Davacı bu paya karşı önalım hakkını kullanmak istediğini belirtmiş, davalı vekili ise temyiz dilekçesinde fiili taksimin mevcut olduğu ve toplulaştırma sonucu ifraz gören 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının payının mevcut olmadığı savunmasında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece dava konusu 297 parsel sayılı taşınmazın tüm tedavüllerini gösteren tapu kaydının getirtilmesi, 297 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırmaya konu olup olmadığı, olmuş ise yeni oluşan parsellerde tarafların paydaşlığının devam edip etmediğinin belirlenmesi, tarafların paydaşlığının devam ettiğinin anlaşılması halinde davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre bu konuda davalıya delillerini sunması için mehil verilmesi, delil bildirildiği takdirde toplanması, varsa davacı delillerinin de toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmazın satışının borçlu aleyhine tazminat davası açılmasından hemen sonra ve değerinden düşük bir bedelle yapılması ve akabinde de açılan şufa davasının kabul edilmesi hususlarının muvazaayı göstereceği- Şufa davasının, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olarak kullanılması durumunda, şufa davasına konu tasarruf yönünden iptal davası açılmasına yasal bir engel olmadığı-