Meksika tabiyetinde bir şirket olduğu anlaşılan davacı 3. kişinin, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 48/2. maddesinde dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden, öngörülen teminat hususunun Mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Teminatın yatırılmış olması nedeni ile takip durduğundan, İİK'nun Değişik 97/13. maddesi gereğince %20 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmesi gerekirken, söz konusu 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile yürürlüğe giren bu değişiklik de gözönüne alınmadan Yasa'da yazılı olan %20 tazminat oranı aşılarak, % 40 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı 3.kişi şirket ile davalı borçlu şirkete ilişkin haczin yapıldığı şubeye dair vergi ve ticaret sicil kayıtlarının getirtilmesi, varsa ödemeye ilişkin banka kayıtları istenilmesi, sonrasında mahcuz malların satışına ilişkin sunulan faturalar da göz önünde bulundurularak, dosya tüm haliyle mali müşavir ve bankacı bilirkişiye tevdii edilip borçlu şirket tarafından davacı 3.kişi şirkete yapılan satışların gerçek olup olmadığı, ödeme kayıtlarının tarih ve şekli de dikkate alınarak rapor aldırılması, bu rapor ve dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İhalenin feshine ilişkin şikayetin, istihkak davasından ayrılıp mahkemenin ayrı bir esasına kaydedilerek yargılamasının yürütülmesi, istihkak davasında ise haczedilen taşınırların satılıp, mülkiyetinin bir başkasına geçmesi durumunda, istihkak davasının taşınırların bedeli üzerinden karara bağlanması gerekeceğinden, HMK.nun 165/1. maddesi gereğince ihalenin feshine ilişkin şikayetin bekletici sorun yapılıp yapılmayacağının da değerlendirilip, gerçekleşecek sonucu uyarınca istihkak davası yönünden karar verilmesi gerekirken, her iki dava hakkında yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı alacaklı yararına İİK'nun 97/13. maddesi gereğince hükmedilen tazminata, kıymet takdir raporuyla, mahcuzların değeri olarak belirlenen ve aynı zamanda dava değeri olan 368.000 TL. üzerinden takdir edilmesi gerekirken, daha fazla olan alacak miktarının içinden, kapital haline gelmiş işlemiş faizler düşülmek suretiyle, asıl alacak olarak kabul edilen 146.000 TL. üzerinden takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının basit yargılama usulüne tabi olduğu- Davacı üçüncü kişi gerek dava dilekçesinde gerekse delil listesinde finansal kiralama ilişkisinden bahsetmemiş, dava tahkikat aşamasında iken finansal kiralama ilişkisine dayanmış olup, iddianın bu şeklide genişletilmesine davalı tarafın açık onayı bulunmadığı gibi ıslah da yapılmamış olduğundan, mahkemece, "davacının finansal kiralama sözleşmesinde kiracı sıfatına sahip olduğu, aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi" yerine davacının dava dilekçesinde dayandığı delilleri inceleyip değerlendirerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu haczin, yargılaması sırasında verilen ihtiyatı haciz kararına dayanılarak yapıldığı, buna ilişkin kararının davalı alacaklı tarafından tebellüğ edildiği tarihi göre ve alacaklılar vekilinin süresinde takip talebinde bulunduğu, bu haliyle ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü anlaşıldığından, alacaklı tarafından İİK'nun 264. maddesi uyarınca, bir aylık sürede takip talebinde bulunularak ihtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleştirilmiş olduğu-
Yapılan tebligatlar yoluyla taraf teşkilinin sağlandığı; ayrıca noksan gider avansının yatırılması hususunda, iki haftalık kesin sürenin de verildiği; 30.05.2014 tarihli tensip zaptının davacıya dava dosyasında yeterli miktarda tebligat masrafı bulunmasına rağmen tebliğ edilmediği; buna rağmen anılan tensip zaptının her iki davalıya da tebliğ edildiği; buna göre de verilen kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını doğurmadığı; bu nedenlerle, mahkemece, davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeler ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
3. kişinin satış işlemini Trafik Tescil kuruluşuna bildirmemesi nedeni ile dava konusu araç borçlu adına kayıtlı iken UYAP üzerinden haciz konulduğundan, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davalı alacaklının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-