Tazminat davasında uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında ve manevi tazminatın takdirinde TBK mad. 56'daki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olduğu-
Cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkin davada, bilirkişi raporları arasında açık ve büyük oranda bir çelişki bulunduğu anlaşıldığından, çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınması gerektiği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından geçiçi ve sürekli iş göremezlik durumunun tespit edilmesi gerektiği- Mahkemece, hükme esas alınan davacının maluliyet oranının belirlenmesi hususunda özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında düzenlenen yönetmeliğe göre balthazard göre % 38 tüm vücut özür oranına uğradığı kabul edilmişse de, hükme esas alınan rapor, kaza tarihinde yürürlükte olan "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümlerine göre düzenlenmediğinden hükme dayanak yapılması mümkün bulunmadığı- Mahkemece, "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümlerine göre davacının daimi işgücü kaybının tespiti yönünden denetime elverişli şekilde ek rapor alınıp sonucuna göre manevi tazminat takdiri gerektiği-
Mahkemece, alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle, hizmet ilişkisinin taraflarının tespiti noktasında ilgili tüm sözleşme ve belgeler, ilgili ceza dava dosyası da dosyaya temin edilmek suretiyle eldeki davada davalılardan kime husumet yöneltileceğinin net bir şekilde tespiti sonrasında hüküm tesisi gerektiği-
Termik santrallerden kaynaklanan bir zarar olup olmadığı hususunda alınan raporlar arasında açık çelişki bulunduğundan, öncelikle termik santrallerden kaynaklanan bir zarar olup olmadığı hususu tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği- Ziraat Fakülteleri'nin toprak, bitki ve tarım ekonomisi bölümlerinden seçilen uzman üç akademisyen ile çevre mühendisi ve dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan ziraat mühendisi ile fen bilirkişisinden oluşacak altı kişilik bir bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde "hasattan önce" keşif yapılması gerektiği- Keşif sırasında, taşınmazlardan yeteri kadar toprak ve bitki örnekleri toplanması, karşılaştırma yapılabilmesi için santrallerin etki alanı dışındaki taşınmazlardan şahit toprak ve bitki numuneleri ile santrallere komşu taşınmazlardan toprak ve bitki numuneleri alınması ve analiz yaptırılması gerektiği- Bilirkişi heyeti tarafından, bitkilerin başak, yaprak ve köklerinin yerinde incelenmesi, boyları, gövde kalınlıklarının gözlemlenmesi, kökleri çekilerek kök yapılarında çürüklük olup olmadığına bakılması, bitki yaprak ayalarının genişliği ve parlaklığının kontrol edilmesi, bitki yüzeylerinde normalin dışında bir toz birikimi ve plaklaşmış baca gazı artığı olup olmadığının denetlenmesi ve edinilen gözlem sonuçlarının raporda açıklanması, ürünlerin yakından ve anlaşılır şekilde, yeteri kadar fotoğrafları çekilerek dosyaya alınması gerektiği- Toprak ve bitki analiz sonuçları ile yapılan gözlem sonucu tespit edilen hususlar, taşınmazların santrallere uzaklıkları ve konumları, hakim rüzgar yönüne ilişkin meteoroloji verileri, santrallerin çalışma kapasiteleri ve zamanları değerlendirilerek, toplam metal değerleri ile alınabilir metal değerleri tespit edilip, gerek yasal sınır değerler gerekse literatürde kabul edilen değerler ile kıyaslanarak, toprağın doğal yapısının bu sonuçlara etkileri açıklanarak, davaya konu taşınmazlarda santrallerden kaynaklı bir zarar doğup doğmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği- İncelemeler sonucunda santral kaynaklı bir zarar doğduğu sonucuna varılması halinde; zarar hesaplaması yapılırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelirin belirlenmesi ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin verilerin esas alınması gerektiği-
Mahkemece, davacının tazminat hakkının doğumu için, kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelmediğinin uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla saptanması gerektiği; tazminata konu edilen zararın teminat dahilinde kaldığını ispat yükünün davacı sigortalıda olduğu ve bu hususun somut biçimde ispat edilememesi halinde tazminat hakkının doğmayacağını kabulün zorunlu olduğu da göz önünde bulundurularak; İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek makine mühendisi ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-