Projenin ciddi ve inandırıcılığının, öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmesi, diğer proje unsurları için de bilimsel verilerle değerlendirilme yapılması gerektiği- Borca batıklığın tespiti noktasında yapılan marka değerlemesinin, dava tarihi ile karar tarihi arasındaki süreçte alınan kayyım raporlarına göre çalışan sayısının sürekli biçimde azaldığı ve mağazaların kapatıldığı anlaşıldığından, gerek iflas erteleme ile alıcılar ve iş çevresinde oluşan daralma ve gerek işletmedeki küçülmenin marka değerinde ortaya çıkartacağı kötüleşme dikkate alınarak yapılması gerektiği- Ortaklara aktarılan paranın tutarı hakkında yeterli araştırma ve inceleme yapılmaması ve ortaklardan tahsili gerektiği vurgulanan paranın kaynağı ve tahsil kabiliyeti üzerinde durulmamasının hatalı olduğu- İflasın ertelenmesine bir yıl için karar verildikten sonra, şartların bulunması halinde erteleme halinin dört yılı geçmemek üzere uzatılmasına karar verilebilirse de, projenin en başından dört yıl için hazırlanmasının inandırıcı olmadığı- Davacı şirketler ticari ilişki içinde olup, birbirlerinden olan alacakları için ertelemenin sonuçları değerlendirilmişse de, bu iki şirketin diğer alacaklılarının durumu için bir değerlendirme de yapılmamasının hatalı olduğu- İşyeri kirası, enerji maliyetleri, işçi ücretleri ve finansal kiralama taksitleri gibi borçların 'işletme gideri' niteliğinde olduğu, bunların tam ve zamanında ödenmesini içermeyen iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olduğunu söylenemeyeceği, bunların takibinin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı, takip yasağının işletme gideri niteliğinde olmayan alacaklarla sınırlı olduğu-
İcra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceğinin kabulü gerekeceği-
İcra müdürü'nün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, İcra Mahkemesi'ne denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceğinin kabulü gerekeceği- Mahkemece ilamda yenisi ile değiştirilmesine karar verilen dava konusu ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler taraflardan temin edilerek aracın değerinin bu verilere göre bilirkişi aracılığı ile belirlenerek sonuca gidilmesi gerektiği-
İcra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceğinin kabulü gerekeceği- Mahkemece dava konusu 2010 model ayıplı aracın, teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler taraflardan temin edilerek aracın değerinin aynı teknik donanımdaki araç bugün üretilse bu verilere göre ve bilirkişi aracılığı ile haciz tarihi itibariyle belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz Ticaret Odası yazı cevabına göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının itibari hizmet süresinden yararlandırılmasına ilişkin davada; iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden, çalışmanın geçmediği başka bir iş yerinde yapılan keşif sonucu alınan raporun hükme esas alınarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Borçlunun şikayeti mükerrer takibin iptaline ilişkin olup HMK 266. maddesi nazara alındığında anılan şikayet nedeni bilirkişi incelemesini gerektirmeyeceği-
Kambiyo senedi düzenlenmesi için mutlaka matbu bir senet metninin gerekli olmadığı- Dava konusu senette, bonoda bulunması gereken zorunlu unsurların mevcut olduğu ve senedin yazıldığı kağıdın niteliği ne olursa olsun üzerindeki imzanın davacıların murisine ait olduğunun birbirlerini doğrulayan raporlar ile kesin olarak tespit edilmiş bulunması karşısında, menfi tespit davasının kabul edilemeyeceği-
6183 sayılı Kanunda, meskeniyet iddiasını ileri sürülmesi açısından herhangi bir hak düşürücü sürenin belirlenmediği- 6183 s. K. mad. 70 uyarınca, borçlunun “haline münasip” evinin haczedilemeyeceği- Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığının adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği ve buradaki “aile” teriminin, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri de kapsadığı, iş mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tesbit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmesi ve satış bedelinden nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın borçluya bırakılması, kalanıb alacaklıya ödenmesi gerektiği-
İcra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesinin denetleme yetkisi olduğu- Mahkemece dava konusu ayıplı aracın, teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler taraflardan temin edilerek aracın değerinin aynı teknik donanımdaki araç bugün üretilse bu verilere göre ve bilirkişi aracılığı ile haciz tarihi itibariyle belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz Ticaret Odası yazı cevabına göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-