Meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edileceği, açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıpların da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmesi gerekeceği, ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibinin bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılacağı, eksik işler bedelinin ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde talep edilebileceği, eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığının kabul edileceği, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığının her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabileceği- Her paydaşın ortak alanlarda payı bulunduğundan bu yerler üzerindeki eksik ve ayıplı işler bedelinden arsa sahibinin en fazla sözleşmedeki paylaşım oranına isabet eden miktar kadar talepte bulunabileceği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali, tapu iptali, tescil ve alacak davası-
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunmasının (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerektiği- Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespitinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği- İflasın ertelenmesi yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbirlerin, yargılama sonunda verilecek kararla sağlanacak korumalardan fazla olmaması; bir diğer ifade ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 179/a ve 179/b maddelerinde gösterilen yasakları aşmaması gerektiği- Maddi hukuka dayalı takas, mahsup, hapis hakkı ve temlik uygulamaları tedbiren dahi olsa durdurulamayacağı-
Davacının menfi tespit talebinde bulunduğu borç tahakkuklarının gerçekleştiği dönemde yürürlükte olan Tarifeler Yönetmeliğinin dosyaya celbiyle; dosyanın alanında uzman üçlü bilirkişi kuruluna tevdiiyle davacının sorumlu olacağı bedelin tayin ve tespiti gerektiği-
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, iflasın ertelenebilmesi için, şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması, gerek borca batıklık gerekse iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda HMK'nın 266.maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmesi ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi, dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklığın sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği-
Rücuan tazminat işlemine ilişkin açılan davada, davalının kusurunun hangi oranda olduğuna dair bir bilirkişi raporu alınmadığı, bu konuda ceza dosyası kapsamında trafik polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen raporla yetinildiği; mahkumiyet halinde, maddi olgular bakımından hukuka aykırılığın varlığı noktasında ceza mahkemesi kararı, hukuk mahkemesini de bağlayıcı olduğu ancak, ceza mahkemesinin beraata ve kusur oranına ilişkin saptaması hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte olmadığı(TBK. mad. 74 – BK. mad. 53)- Davalının kusur oranı konusunda bir üniversite kürsüsü veya Adli Tıp Kurumu'ndaki uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve rücunun kapsamının buna göre belirlenmesi gerektiği- 
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerektiği- Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği- Maddi hukuka ilişkin tedbir verilmesi mümkün olmayıp, tedbirlerin ancak bir kısım takip işlemlerine yönelik olacağı-
Kiracının kiralananı tam bir özenle kullanması  (TBK. mad. 316) ve kira sözleşmesi sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmesi (TBK. mad. 334) gerektiği- Davalı kiracının kiralananı kullandığı onüç yıllık süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı, tespiti bilirkişisi raporu ile yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda bu konuda herhangi bir ayrım ve değerlendirme yapılmaksızın hasar gören yerlerin maliyet bedelleri hesaplanmış olduğundan, mahkemece alınacak ek bilirkişi raporu ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayırımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesaplanarak alacaktan düşülmesi gerektiği-
Davalı bankanın, spot krediye dayalı olarak alacaklı olduğunu savunduğu, mahkemenin eksiklikleri ikmal etmeden ve bankacı olmayan bir bilirkişiden alınan rapor ile hüküm kurmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu; bu durumda raporlar arasında çelişkinin giderilmesi, konusunda uzman bankacılardan oluşan bilirkişi heyetine banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-