Haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda tüm belgeler davaya esas yaralanmadan kaynaklı gider gibi hesap yapılmış olsa da sunulan belgelerin davacının yaralanması ile uyumlu olup olmadığı konusunda doktor bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK. mad. 222. (6762 sayılı TTK. mad. 84. ve 85) uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece, davacıdan ödemenin iadesinin istenmesinin sebebi ile ilgili açıklama alınıp, taraflar arasındaki ticari ilişkide mevcut borcun tasfiyesi için yapılmış olan ödemelerin iadesinin istenemeyeceği gözetilerek, iadenin istenmesinin sebebi konusunda TBK'nın 78. maddesi kapsamında bir sebep ileri sürülmemesi durumunda, bu miktar ile ilgili istemin reddine karar verilmesi, bu ödemenin davacı tarafından, davalı adına üçüncü kişiye yapılan bir ödeme olup, davalının borcu olduğunun açıklanması durumunda ise, taraflardan bu husustaki delilleri toplanıp gerekirse taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği-
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceğinin vurgulandığı- Ecrimisilin, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarar  olduğu, bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği, haksız işgalin, haksız eylem niteliğinde olduğu- Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı- İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Fen bilirkişisinin keşif sırasında hassas ölçüm yaptığını gösteren ölçüm verilerinin raporda bulunmadığından, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile hassas aletler kullanılarak yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
K. takdirinin yapıldığı tarih üzerinden iki yıldan fazla süre geçtikten sonra yapılmasının ihalenin feshi sebebi sayılacağı, iki yıllık sürenin başlangıcının, kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı tarih (keşif tarihi) olduğu-
Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nce düzenlenen ve kesin kanaat bildiren rapor ile imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda görüş bildirmeyen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen rapor arasında çelişki meydana gelmiş olup, borçlu tarafın duruşmada yeniden rapor alınması talebi de bulunduğu dikkate alınarak, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine yeniden imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ceza mahkemeleri tarafından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının hukuk hakimlerini bağlamayacağı- Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi olanaklı olan hususlarda bilirkişiye başvurulamayacağı-
Menfi tespit davalarının adli yargının görev alanına girdiği, yasanın açıkça adli yargıyı görevli kıldığı hallerin idari yargının görev alanı dışında kaldığı- Davacının (birleşen dosyanın davalısı) görevlendirme ile asli görevine ek olarak alacakların takip ve tahsili için döner sermaye işletme müdürlüğünde görevlendirildiği, davacının kendisine DSKP ödenmesi için rektörlüğe başvurduğu, başvurusuna cevap verilmemesi üzerine İdare Mahkemesi'nde dava açarak; kendisine DSKP ödenmesine ilişkin talebinin zımnen reddinin iptalini talep ettiği, idare mahkemesinin istemi reddettiği anlaşılmakla, huzurdaki davaya konu alacak 2002-2009 tarihleri arasındaki DSKP ödemelerine ilişkin olup, İdare Mahkemesinin kararı 30.06.1999 ile 15.11.2001 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğundan; idare mahkemesince verilen karara dayalı olarak, yetersiz incelemeyle davanın reddinin hatalı olduğu- Bilirkişi raporuna itibar etmemiş, itibar etmeme gerekçesini de gerekçeli kararda açıklamamış olan mahkemece; döner sermeye işletmeleri konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden; uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, davacının davalı Üniversiteden DSKP talep etmekte haklı olup olmadığının duraksamasız belirlenmesi, ardından tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir hüküm verilmesi gerektiği- İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunlu olup, likit olmayan alacak miktarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği-
Mahallinde keşif yapılarak kiralananın galip vasfının belirlenmesi ve kiralananın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine mi, yoksa Türk Borçlar Kanunu'nun konut ve çatılı iş yeri kiralanmasına ilişkin hükümlerine mi tabi olduğu konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Kiralanan çatılı işyeri hükümlerine tabi ise süre bitimi nedeniyle tahliyesi istenemeyeceği; kiralanan adi kira hükümlerine tabi çatısız işyeri niteliğinde ise ikinci altı aylık döneme nazaran ilk üç ay içerisinde tebliğ edilen feshi ihbar ihtarnamesine istinaden açılan davanın süresinde olduğu-
Kendi taşınmazından su çıkararak (kuyu, artezyen vs.) ihtiyacı için kullanan kişi ve kurumdan bu su için su bedeli alınamayacağı, ancak taşınmazdan çıkarılan su kullanılarak atık su (kirli su) üretilip bu kirli suda, Belediyenin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesisi ile uzaklaştırılıyorsa bu durumda Belediyece atık su bedeli tahakkuk ettirilebileceği- Mahkemece "davacının kullanımı ile ortaya çıkan atık suyun nasıl ve nereye tahliye edildiği"nin mahallinde keşif yapılarak belirlenmesinden sonra karar verilmesi gerektiği-