Davacının davalılardan birinin murisine ödünç verdiği paranın, diğer davalı şahsın da kefil olması sebebiyle müşterek ve müteselsilen tahsilini istediği davada, kefil olan davalı bono unsurlarını taşımayan senetteki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğundan davalının imzayı inkar ettiği gözetilerek senet aslı celbedildikten sonra alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi heyeti marifetiyle imza incelemesi yapılarak, taraf ve yargı denetimine uygun şekilde imzanın aidiyeti belirlenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Doğrudan ve sadece bilirkişi raporuna atıfla yetinilerek, raporun içeriğine yer vermeyen kararın gerekçe unsurundan yoksun olduğu- Dava konusu kararlar yönünden iptal istemine gerekçe gösterilen sebebe ilişkin incelemenin özel veya teknik bilgiye muhtaç olduğundan, şirket maliyesi konusunda uzman bir bilirkişi/bilirkişi heyeti tarafından incelenmesi ve değerlendirilmesinin gerektiği gözetilmeksizin, tek başına hukukçu bir bilirkişi tarafından tanzim edilen rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu- 
İtirazın iptali davasında, alacak kredi kartı borcuna ilişkin olup alacağın tespitinde uygulanacak hükümlerin 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa ilişkin hükümleri olduğundan konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerektiği-
Vaat alacaklısının, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanunu'nun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebileceği-
Mahkemece, uyuşmazlık konusu tasarımlar bakımından davalının rapora itirazlarının karşılanması ve bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi için 6100 sayılı HMK'nın 293. madde hükümleri de nazara alınmak suretiyle inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerektiği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde son merci olarak kabul edilmediği-
Hükme esas bilirkişi raporunda parsel numaralarının hatalı olarak belirtilmesi ve buna göre davacıya ait olmayan parsel üzerinden hüküm kurulması karşısında, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu tarafından itfa itirazına dayanak yapılan belge altındaki imzaya alacaklı tarafından itiraz edildiği, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda anılan belgedeki imzanın alacaklının eli ürünü olabileceğinin bildirildiği, raporun bu hali ile kesin kanaat içermediğinden hüküm kurmaya elverişli olmadığı, ispat külfetinin borçluda olduğu nazara alınarak, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılıp kesin kanaat içeren bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Eser sözleşmesinin eksik ve kusurlu ifası sebebiyle uğranılan zarara ilişkin maddi ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin asıl dava ile bakiye iş bedeline ilişkin itirazın iptaline ve tazminata yönelik karşı davada, yüklenici tacir olup, iş sahibinin tacir olduğuna ve ticari defter tuttuğuna dair iddia ve delil bulunmadığından, yüklenicinin ticari defterlerinin iş sahibi davacı karşı davalı aleyhine delil olarak kabul edilmesi olanaklı olmadığından, yerinde keşif yapılıp bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna uygun karar verileceği-
Devlet destekli bitkisel ürün sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderir mahiyette yeni bir bilirkişi raporu alınmadan, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik davalı vekilinin ciddi itirazları karar gerekçesinde tartışılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-