İcra takibinin dayanağı ilamda, ‘‘ .... depo vasıflı bağımsız bölümdeki KMK'na aykırı imalatların inşaat bilirkişisinin raporu ve celsedeki beyanları dikkate alınarak vaziyet planı, mimarı proje ve ruhsatının uygun hale getirilmesine, bunun için 634 sayılı KMK'nun 33/2 maddesi gereğince davalıya kararın kesinleşmesinden itibaren 30 gün süre verilmesine, bu süre içerisinde vaziyet planı, mimari proje ve ruhsata aykırılıkların giderilmemesi halinde belirtilen aykırılıkların kal'ine, inşaat bilirkişisinin raporunun ve celsedeki beyanlarının kararın eki sayılmasına...’’ şeklinde karar verilmiş olup, anılan ilamın infazı verilen süre içerisinde borçlu tarafından gerçekleştirilmediğinden icra müdürlüğünce raporla projeye uygun hale getirilmesi için masraf bedeli 18.018,95 TL olarak belirlenmiş ve infaz gerçekleştirilmiş olup, icra mahkemesince alınan raporda icra müdürlüğünce yapılan masraf belirlemeye ilişkin raporun yerinde olduğu tespit edilmiş ancak itiraz üzerine icra mahkemesince rapor aldırılmıştır ve bu raporda icra müdürlüğünce yapılan işler için belirlenen masraf miktarının bilirkişi raporu hariç 7.999,33 TL olduğu belirlenmiş olduğundan, mahkemece, ilam yargılamasının yapıldığı mahkemede inceleme yapan bilirkişilerin temin edilebilmesinin mümkün olması halinde, bu bilirkişinin refakate alınarak, mahalline gidilip, infazın ilama uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesi, ilama uygun infazın gerektirdiği masrafın masraf konusunda ehil bilirkişilerce belirlenmesinin sağlanması, bu suretle icra müdürlüğünde yapılan masraf incelemesi ile icra mahkemesinde yapılan inceleme sırasındaki çelişkinin de ortadan kaldırılması suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken çelişkili raporlara rağmen eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, takip dayanağı ilamda yazılı projeye uygun hale getirme işlemlerinin yerine getirilip getirilmediği hususunda mümkün olduğu takdirde takibe dayanak ilamın yargılaması sırasında bilirkişi olarak dinlenilen ve projeye aykırılığı belirleyen bilirkişiden rapor alınması gerektiği-
Davacı ve davalının paydaş olduğu çekişme konusu taşınmazı, davacının ev yapmak suretiyle, davalının ise pis su borusu geçirmek suretiyle kullandığı anlaşıldığından, davalıya ait kırık borulardan sızan pis sular nedeniyle davacının ne şekilde zarar gördüğü ve bu zararın nasıl giderileceğine yönelik bilirkişiden görüş alınarak buna göre hüküm kurulması gerektiği-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı, paraf imzasının da sahte olduğu yönündeki itirazların, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK'nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılması gerekeceği, çek keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan, çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekeceği, ayrıca bu durum çekin vasfını etkileyen bir husus olduğundan keşideci dışındaki tarafların da şikayette bulunmakta hukuki yararlarının olduğu-
Bağımsız bölüme yönelik el atmanın önlenmesi, birleştirilen dava ise ecrimisil istekleri-
Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde;öncelikle taraflardan emsal göstermeleri istenmek suretiyle benzer yerlerin kira sözleşmeleri getirtilmesi, sonrasında bilirkişi kurulu ile birlikte davaya konu taşınmaz ve emsaller incelenmesi, taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri de nazara alınarak dava konusu ilk dönemde arsa olarak serbest koşullarda getirebileceği kira parası rayice göre belirlenmesi, sonraki dönemler için ise, ilk dönem için belirlenen miktara TÜİK tarafından yayımlanan ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak koşuluyla ecrimisil hesabı yapılması gerektiği- Kısmi dava açılması halinde, alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımının kesileceği- Ecrimisil hesabının uzmanlık gerektiren bir husus olduğu, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmesi gerektiği- Alınan bilirkişi raporunun somut bilgi ve belgeye dayanması, tarafların ve hakimin denetimine açık olması, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK. mad. 266 hükmüne uygun olarak açıklanması gerektiği ve dolayısıyla eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmesi, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmesi, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılması, üstün veya eksik tarafları belirlenmesi gerektiği- Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinin taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği ve sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
İlamda "....davalının ... Deresi mecrasını değiştirmek suretiyle dava konusu ... parselin ifrazı sonucunda oluşan davacı adına kayıtlı ... parsele kadastro fen bilirkişisi T... tarafından düzenlenen rapor ve krokisindeki ... kısmına vaki müdahalesinin men'ine, kadastro fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve krokilerinin karara eklenmesine..." karar verilmiş olup icra müdürlüğünce infaz için gidildiğinde, borçlu vekilinin beyanına göre, dere yatağının belediyenin ıslah çalışması nedeniyle değiştirildiğini belirttiği ve bilirkişilerce yapılan tespitten ve verilen rapor içeriğinde değişen yeni dere yatağı gösterilmemekte ise de icra hukuk mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişilerin raporlarında ve ekli krokilerinde dere yatağının yerinin değiştiği görülmüşse de, dere yatağının ne şekilde değiştiği, Belediyenin ıslah çalışmasının olup olmadığının belirlenmediği gibi ilamda müdahalenin men’inine karar verilen ve rapor ve krokide yer verilen alanda halen tecavüzün devam ettiği görüldüğünden, derenin ıslahı ve yerinin değiştirilmesi işlemi belediye tarafından değil, borçlu tarafından yapılmışsa ilamın bu bölüm için infazı gerektiği, mahkemece incelemenin mümkün olduğu takdirde ilamla ilgili yargılamada rapor veren bilirkişiler de refakate alınarak yeniden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bonodaki imza inkarı nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin davada, kambiyo senedindeki imzanın keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükünün lehtar konumunda olan davalıya ait olduğu, 29/03/2012 tarihli Adli Tıp Raporu'nda bono üzerindeki imzanın keşideciye ait olup olmadığının belirlenemediğine dair görüş bildirildiği, itiraz üzerine alınan 13/03/2015 havale tarihli Güzel Sanatlar Fakültesi'nden verilen raporda ise imzanın keşideciye ait olduğunun bildirildiği, 2 rapor arasındaki çelişki giderilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Masrafların karine olarak işin başında verilmesi ilkesi gereği, masrafın ödenmemiş olmasının avukatın istifasına "haklı gerekçe" olamayacağı; ancak bitmiş dosyalardaki vekalet ücretinin ödenmemiş olması davacının avukat için haklı istifa nedeni olduğu- Davalı taraf savunmasında "bir takım dosyalarda avukatlık ücretinin mükerrer tahsil edildiğini" iddia etmiş olduğundan ve eldeki davada avukatlık ücreti talep edilen bir kısım dosyaların dava dışı bir başka kişiden de talep edildiği anlaşıldığından, mahkemece, davalının bu savunması üzerinde durularak ve gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Rapor içeriğine göre borçlunun, emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat verdiği tarih itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından, mahkemece, borçlunun, emekli maaşından kesintiye muvafakat ettiği tarihte hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin tespitin yapılması amacıyla, borçlu vasisine; borçluya ait doktor, hastane ve benzeri sağlık kuruluşları ile ilgili diğer belgeleri sunması için süre verilmesi, Üniversite Araştırma ve Uygulama Hastanesi Raporu ile varsa bu rapora dayanak teşkil edecek belgeler getirtilerek dosyanın kül halinde tam teşekküllü bir hastaneye veya Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, borçlunun hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınması ile tespit edilecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-