Sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi gereği işlemlerin ne kadar makul sürede bitirilebileceği ve dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği- Eksik araştırmayla karar verilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesinin uzman bilirkişilerden bulunduğu bir heyet oluşturulmak suretiyle yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmek için ne kadar makul süre bulunduğu ve dava tarihi itibariyle bu sürenin dolup dolmadığı araştırıp karar vermesi gerektiği-
Mahkeme, uyma kararı ile bağlı olup, daha sonra bu uyma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği- Mahkemenin, bozma kararında gösterilen biçimde inceleme, araştırma yapma ve yine o karardaki hukuksal esaslar gereğince karar verme yükümlülüğünün bulunduğu- Sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunmasının bozma nedeni olacağı- Zilyedin şerh edilebilen bir hak olmadığı, bu nedenle hukuki yararın bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemelerinin, bir yandan hukuki denetim yapan mahkemeler iken, diğer yandan aynı zamanda vakıa incelemesi yapan mahkemeler olduğu, ilk derece mahkemelerince yapılan vakıa incelemesini yerinde bulunmadığı takdirde ilk derece mahkemesi kararının bütünüyle kaldırması ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde kendisinin yeni bir hüküm kurulması gerektiği- Bölge adliye mahkemesince kısmen kaldırma kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı tarafın Bakırköy'deki taşınmaza yönelikte alacak isteğinde bulunduğu ve dayanak tapu senedi dava dosyası içinde yer aldığı, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemeyeceği- Bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmış olup, Kanun'da sayılan geri gönderme sebepleri arasında "Delillerin eksik toplanmasının" bulunmadığı- Bakırköy'deki taşınmaza yönelik eksik delillerin Bölge Adliye Mahkemesince toplanması ve sonucuna göre hem Bakırköy'deki hem Edremit'teki taşınmazı kapsayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken, kararın kısmen kaldırılması ve yargılamanın eksiklikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu mahkemeye iadesine şeklinde hüküm kurulması yerinde olmadığı-
Asıl ve birleşen davalar ile karşı dava yönünden talepler, dava konusu edilen mallar, toplanan deliller, dosya kapsamında gelinen aşama birlikte değerlendirildiğinde tefrik kararı verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı- HMK. mad. 150/1 uyarınca verilen işlemden kaldırma kararının temyiz incelemesine tabi kararlardan olmadığı, karara yönelik itirazın asıl dava ve birleşen davanın tefriken gönderileceği mahkeme tarafından incelenmesi gerekeceği- Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderileceği- Somut olayda; bozma kararı, ilk derece mahkmesinin kararına ilişkin olduğundan bozma konusunda karar verme yetki ve görevi adı geçen ilk derece mahkemesine ait olup Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu- Haciz konulan hesapların tek tek incelenmesi, ayrı ayrı her bir hesap için hesaplara yatan paraların niteliğinin belirlenmesi ve her bir hesabın havuz hesabı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği- Bozma kararı öncesinde bilirkişi raporunu hazırlayan avukatın gümrük işlerinden anlayan hukukçu (avukat) olduğunun belirtilmesi, bilirkişinin gümrükleme konusunda uzman olması gerektiği bakımından Özel Daire bozma kararından sonra dosyada yer alan bilirkişi raporunu hazırlayan avukatın mahkemeye sunduğu yazılı beyan ve eklerine göre gümrük işletme ile ilgili yüksek okuldan mezun olduğu belirtilerek gümrük mevzuatı konusunda uzman olduğu hususu Yerel Mahkemece direnme kararına gerekçe yapılmış olup, bozma kararı sonrasında bozma gerekçesine ilişkin olarak bilirkişi tarafından sunulan yazılı beyan ve ekler esas alınarak direnme kararı verildiğinden temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye ait olduğu-
Temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin kararın kesin olduğu- Davacı vekili, temyiz aşamasında boşanma dışındaki tüm taleplerinden ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti taleplerinden feragat ettiklerini bildirdiğinden, davacının boşanma davasının fer'ilerinden ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti taleplerinden feragat beyanı gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece, bozma ilamı gereğince usulüne uygun keşif yapılmak suretiyle, borçlunun çiftçilikten elde ettiği gelir belirlenerek, ek gelirleri de eklenmek suretiyle tüm geliri tespit edildikten sonra, haczedilen taşınmazlardaki çiftçilik faaliyetinin kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zaruri olduğu belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Öncelikle; mahkemece asıl şikayet konusu hakkında karar verilmek suretiyle, anılan maaş üzerindeki haczin kaldırılıp kaldırılmadığına dair araştırma yapılması ve şikayet tarihi itibari ile şikayet edenin şikayetinde haklı olup olmadığı belirlenerek, tüm bu açıklanan hususların gerekçede açıkça gösterilmesi ve yine oluşacak sonuca göre de haksız olan tarafa yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükletilmesi gerekeceği-