Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın, önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı-
İstinafa başvurulup başvurunun esastan reddine karşı temyiz yoluna başvurulması halinde davadan feragat edilirse davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
Borçlunun tescil işleminin iptaline ilişkin asıl şikayet dosyası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olsa da, bu hususun borçlu tarafından temyiz konusu yapılmadığı- Yargıtay 12. HD'nce mahkeme kararının, ihalenin feshine yönelik birleşen dosya yönünden yetkisizlik kararının gereğinin süresinde yerine getirilmediğinden bahisle re'sen açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden bozulduğu- Somut uyuşmazlıkta icra mahkemece, bozma ilâmına uyma kararı verilmesine rağmen bozma ilamı aşılmak suretiyle bozma nedeni yapılmayan ve tescil işleminin iptali talebine ilişkin asıl davanın reddine karar verilerek, bu istem ihalenin feshi gibi değerlendirilip para cezasına da hükmedildiği- Bozma ilamına uymakla, uyma kararı ile bağlı hale gelen mahkemenin uyduğu bozma ilâmında gösterilen esas çerçevesinde işlem yapması ve hüküm kurması gerektiği-
Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzların, İİK. mad. 68/1'de belirtilen belgelerden sayılacağı- Borçlunun, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcu ödedikten sonra genel mahkemede açacağı bir dava ile ileri sürebileceği- İİK.nun 150/ı. maddesi kapsamında ipotekli takiplerde, tebligatın İİK.nun 68/b koşullarında yapılmış sayılması ve itiraz edilmemiş olması halinde, ilamlı takip kesinleşmiş kabul edileceğinden, icra mahkemesinin incelemesi, ancak borcun sona erdiği veya ertelendiği iddiaları yönünden olabilecek, borçlu yetkili mercilerce re'sen düzenlenmiş veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde, icra mahkemesinde ya da mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edebildiği takdirde borcundan kurtulabileceği- İİK'nun 150/ı maddesinden yararlanarak takip yapabilme şartı olan alacaklının "banka veya kredi veren kuruluş olma" niteliğini taşıması zorunluluğu ile takip konusu "ipoteğin geçerliliği" için alacaklının bu tür bir kuruluş olmasına gerek bulunmadığı hususları tamamen farklı konular olup, mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamına aykırı olacak şekilde, BDDK'nun cevabi yazısına itibar edilmeksizin bilirkişi raporundaki ipoteğin geçerli olup olmadığı yönündeki tespit hükme esas alınarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece yapılan araştırma neticesinde alacaklının İİK'nun 150/ı maddesinde sayılan kuruluşlardan olmadığı belirlendiğine göre; icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin bozma ilamına uyması ile borçlu yararına usuli kazanılmış hakkın meydana geldiği, bu durumda, mahkemece yapılacak işin, uyduğu bozma kararında gösterilen çerçevede hüküm kurmaktan ibaret olduğu, bu cümleden olmak üzere; mahkemece, bozma ilamına uyularak kısmen bozma ilamına uygun karar verilmiş ise de; bozma ilamına aykırı olacak şekilde borçlunun tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, bozma ilâmına uyulmasına rağmen hacizli araçlar yönünden mahallinde yapılan keşfin yalnızca fotoğrafçı bilirkişi refakati ile gerçekleştirildiği, bozma ilamında belirtildiği şekilde şikayet konusu yapılan araçların tamamı yönünden, fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, nitelikleri gereği hacizlerinin mümkün olup olmadığı yönünden konusunda uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak rapor aldırılmadan, yalnızca mahkeme gözlemine dayalı olarak bir kısım araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görüldüğünden; mahkemece, bozma ilamı gereğince, hurda araçların haczinin mümkün olduğu da dikkate alınarak uzman bilirkişilerin katılımıyla yeniden keşif yapılarak anılan hususlarda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu aldırıldıktan sonra karar verilmesi gerekeceği- Şikayetçi borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği ve şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği halde, HMK.nun 326. maddesi gereğince mahkemece, şikayetçi yararına A.A.Ü.T'ne göre vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığı-
Hakim, bozmaya uymuş olmakla, bozma ilamıyla bağlı olup, bozma ilamına aykırı olacak şekilde hüküm kısmının (2) numaralı bendinde borçlu şirketi de kapsayacak şekilde takibin durdurulmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayet konusu yapılan araçların tamamı yönünden fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları ya da nitelikleri gereği hacizlerinin mümkün olup olmadığının raporda belirtilmediği görüldüğünden,mahkemece, bozma ilamı gereğince bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerektiği takdirde yeniden keşif yapılarak, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde, mahkemenin artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bu durumda; mahkemece; öncelikle bozma ilamı doğrultusunda tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilerek yetki itirazının incelenmesi gerektiği, yetki itirazının yerinde görülmemesi halinde ise borca itirazın incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde, mahkemenin artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bozmaya uyulmakla, bozma, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın doğmuş olacağı- Bozma kararından sonra yeniden yapılan yargılamada, TBK'nun 88. ve 120. maddeleri yönünden inceleme yapılmak üzere bilirkişiden alınan bilirkişi raporu da nazara alınarak sonuca gidilmesi gerektiği-