Taşınmaz, taraflar arasındaki mal rejimi sona erdikten sonra alındığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Mahkemelerinde görülme olanağı bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK.’nun 1, 2 ve devamı maddeleri ile dava dilekçesindeki açıklamalar uyarınca bu tür uyuşmazlıkların dava değerine göre genel mahkemelerde görülmesi gerekir. O halde; mahkemece taraf delilleri eksiksiz olarak toplanmak suretiyle elde edilecek sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi nin hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacının taşınmazlar dışındaki taleplerinin Borçlar Kanunu 244. maddesinde (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 295. Md.) düzenlenen bağıştan rücu nedenine dayalı olarak değil, Aile Hukukundan kaynaklanan gerek evlilik öncesi ve gerek evlilik nedeniyle verilen menkul mal, para ve eşyaların geri alınması isteğine ilişkin olup; bu tür bir isteğin doğrudan doğruya evlilerin benimsedikleri mal rejimi ile bağlantılı olduğu-
Taraflar arasında evlilik içinde edilen malların da anlaşma ve paylaşıma dahil edildiği hususunda açıkça bir beyanda bulunulmamış ise de; bu husustaki beyana karşı açıkça bir itirazda bulunulmadığı gibi aksine anlaşma doğrultusunda boşanmada ısrarcı olunduğu anlaşıldığından, evlilik içinde edinilen malların da taraflar arasındaki anlaşma içinde yer aldığının kabulünün gerekeceği, bu durumda davacının katılma alacağı talebinde bulunma imkanı kalmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Evlenme tarihinden taşınmazların alındığı tarihe kadar tüm gelirlerinin ayrı ayrı toplanmasının, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri, davacı kocanın ayrıca, kişisel harcamaları ile 743 sayılı TMK.nun 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek kişisel harcamaları ayrı ayrı hesaplanmasının, toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşürülmesinin, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanmasının, tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının belirlenmesinin, bu katkı oranının taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen gerçek değeri ile çarpılması sonucu davacının katkı payı alacağının saptanmasının gerekeceği-
Davalının annesinin kooperatif payını devrettiği tarihteki inşaat seviyesinin değerinin davalının kişisel malı, bu tarihten sonra yapılan ödemelerin ise TMK. nun 222/son maddesine göre edi­nilmiş malı olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Davaya konu yapının arsa bedeli hariç olmak üzere katkı tarihindeki ve karar tarihine en yakın tarihteki değeri (yapının-binanın tasfiye anındaki değeri) belirlenerek, dosya hukukçu ve mali müşavir veya muhasebeci bilirkişilere tevdi edilerek, davacının katkı oranı ve değer artış payı alacağı hususunda Yargıtay denetimine açık gerekçeli rapor temin edilip sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş mala ilişkin katkı payı alacağı hesabında, eşlerin karşılıklı katkı oranlarının sağlıklı olarak belirlenebilmesi için, her iki eşin gelirinin birlikte dikkate alınması gerekeceğinden eşlerden sadece birinin geliri dikkate alınarak hesaplama yapılamayacağı-
01.01.2002 tarihinden sonra edinilen malların edinilmiş mal sayılacağı (TMK. mad. 219)- TMK. mad. 222/2-3 uyarınca, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı, bir eşin bütün mallarının aksi ispat edinilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği- Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dava dilekçesiyle cevap dilekçesinin kapsamları gözetilip gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mal aynlığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlar için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması (743 s. MK. mad. 5; BK. mad. 125) ve katkı payı alacağına ilişkin olarak dava ve ıslah tarihi itibariyle davanın süresinde açıldığının kabulü ile katkı payı alacağına hükmedilmesi; satın alınması edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu 01.01.2002 tarihinden sonra olan taşınmazda katılma alacağına ilişkin olarak ise; davacı katılma alacağına ilişkin isteğini ıslah dilekçesiyle talep etmiş olup bir yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden (TMK. mad. 178) ve davalı taraf ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı def’ini ileri sürdüğüne ve boşanma davasının kesinleştiği tarihten ıslah tarihine kadar zamanaşımı süresi dolduğuna göre, davanın katılma alacağına ilişkin bölümünün reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçilmemiş ise, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”, bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma” rejiminin geçerli olacağı-