Termik santralin çevreye yaydığı zararlı gazların ve küllerin etkisi ile ekili ürünlerin zarar gördüğü, verimin düştüğü iddia ederek, uğranılan zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada, termik santrallerden kaynaklanan bir zarar olup olmadığı hususu tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği- Ürün zararı ve taşınmaz değer kaybı dosyaları ve tespit dosyalarında rapor hazırlamamış, Ziraat Fakülteleri'nin toprak, bitki ve tarım ekonomisi bölümlerinden seçilen uzman üç akademisyen ile çevre mühendisi ve dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan ziraat mühendisi ile fen bilirkişisinden oluşacak altı kişilik bir bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde "hasattan önce" keşif yapılması gerektiği-Raporlar arasındaki çelişkilerin nedenleri izah edilerek giderilmesi ve gerekçeli bir bilirkişi raporu hazırlanması gerektiği- Yapılacak incelemeler sonucunda santral kaynaklı bir zarar doğduğu sonucuna varılması halinde; zarar hesaplaması yapılırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelirin belirlenmesi ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin verilerin esas alınması gerektiği-
HMK hükümlerinde öngörülen yargılama kesitlerine (davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi, sözlü yargılama ve hüküm) uyulmadan yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu- Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar karşılanmadan, itiraza uğrayan raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu- Davalı-borçlunun, davacılar hakkında suç duyurusunda bulunduğu anlaşıldığından, menfi tespit davasında, bu soruşturma dosyasının da incelenmesi gerektiği-
Takibe vaki menfi tespit davası olarak açılan ve ilerleyen süreçte istirdat niteliğini kazanan davada, davalı şirketin sözkonusu beyan ve gönderdiği ekstre ve davacı beyanlarının yapılan sözkonusu takip dosyasına yapılan ödeme miktarına ilişkin farklılıklar içerdiği nazara alınarak; ilgi takip dosyasına yapılan ödemelere ilişkin tüm belge ve makbuzlar incelenmek suretiyle; yapılan ödeme miktarının tam olarak tespiti gerektiği; davacı tarafından yapılan tüm ödemeler dayanak takip dosyası için yapılmış gibi kabul edilerek, sözkonusu ödemelerin hangi borca ilişkin olduğuna ilişkin bir araştırma yapılmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Davacıya ait borç ekstresinde görülen takip tarihi öncesi döneme ait taksitlendirilmiş tahakkuka ilişkin bir değerlendirme yapılmadığından ek rapor aldırılması gerektiği-
Bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği- Hakimin bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği- Hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceğinin kabul edilemeyeceği-
Tarafların kabulünde olan protokole ilişkin belirtilen miktarın geçerliliği konusunda bilirkişilerden ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, protokol yokmuş gibi ilk iki sözleşmenin hizmet bedeli belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği- 3. sözleşmedeki imzanın inkar edilmemiş olması ve belediye yazı cevaplarına göre bu inşaatın yapı denetiminin de davacı tarafından yapılmış olması nazara alınarak bu sözleşmeye değer verilmesi gerektiği, davacının kabulünde olan vazgeçme dikkate alınarak son sözleşmedeki bedelin talep edilip edilemeyeceği hususu gözetilerek karar verilmesi gerektiği- Alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedileceği-
Kur farkı ve temerrüt faizi alacağını tahsiline ilişkin davada alınan rapor ve ek rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği-
Ceza dosyasında alınan rapordaki kusur durumu ile rücu davasındaki kusur oranları arasında çelişki olduğu ve bu çelişki giderilmeden ve tarafların kusur oranları net olarak belirlenmeden eksik inceleme ile karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece, İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek kusur konularında uzman bilirkişi heyetinden tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınması, ondan sonra davacı taraf vekilinin ................. tarihli celsede hesap bilirkişi raporuna bir itirazlarının olmadığı beyanı dikkate alınıp usuli kazanılmış hak gözetilerek hesap raporu aldırılması ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı hakkında düzenlenen kurum tahakkukuyla aradaki fahiş farkın neden kaynaklandığına dair somut bir açıklama yapılmamış olduğundan, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
İtiraza konu edilen bono ön yüzünde atılı bulunan imzaların muteriz keşideci borçluya aidiyeti hususunda dosya kapsamında mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğu, dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporları mahkemece istem üzerine alındığından raporlardan birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemeyeceğinden, mahkemece, bilirkişi raporları arasında var olan çelişkinin giderilmesi için takibe dayanak bono ön yüzünde bulunan keşideci imzalarının borçluya ait olup olmadığı yönünden yeniden farklı bir uzman bilirkişi kurulundan (üç kişilik bilirkişi heyetinden) rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporuna itiraz süresi içinde hüküm verilmiş olmasının savunma hakkını kısıtlayacağı- Araç değer kaybının belirlenmesinde, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulması gerektiği- Tespit masrafı ve tespit dosyası vekalet ücreti yargılama giderlerinden olup yargılama sonucunda davanın kabul ve red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiği-