İmza incelemesi için alınan iki rapor arasındaki çelişkinin girilmesi gerektiği-
Gerekçeli kararın vasi adayının 'doğrudan' Mernis adresine tebliğinin usulsüz olduğu- Raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için mahkemece, kısıtlanması istenilene ait Hastanesi raporu ve tedavi belgeleri ile hükme esas alınan diğer sağlık kurulu raporu da eklenerek, ilgilinin Adli Tıp Kurumu Adlî Tıp Dördüncü İhtisas Kuruluna sevk edilerek muayenesi yaptırılıp TMK. mad. 405'de yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı konusunda Kurul raporu alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece bilirkişiden alınan ek raporlara rağmen tazminat hesabında ısrarla Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) tablosunun esas alınmayarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinin doğru olmadığı- Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında kabul gören uygulamaya göre normal şartlarda erkek çocukların 18, kız çocukların 22 yaşına kadar, çocukların yüksek okul okuyor olması ya da okuması ihtimali varsa 25 yaşına kadar destek alabilecekleri-
Eksik inceleme ile karar verilemeyeceğinden, mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları, delilleri, yangın raporu da değerlendirilmek suretiyle uyulan bozma ilamı sonucu yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek denetime ve hüküm kurmaya elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hakem Heyetince yaptırılan bilirkişi incelemesinde "ürünün ayıplı olduğu", mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde "ayıplı olmadığı" belirtildiğinden, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dava konusu notebook bilgisayarın üzerinde yeniden konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılması gerektiği-
İnşaat kazısından kaynaklı maddi zararlarının tazmini istemine ilişkin davada, dava açılmadan evvel davacılar tarafından yaptırılan delil tespiti sırasında aldırılan bilirkişi raporları ile mahkemece yargılama sırasında keşif sonrasında alınan raporlar arasında uyum olmadığı gibi, davalı tarafın rapora yönelik itirazlarının da değerlendirilmediği anlaşıldığından, mahkemece; bu itiraz ve çelişkilerin giderilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89'dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada bilirkişi raporunun son celse taraflara okunduğu, öncesinde davalı tarafa usulünce tebliğ edilmediği, davalı vekilinin rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre talep etmesine rağmen tahkikat duruşmasına son verilerek sözlü yargılamaya geçildiği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşıldığından, davalı tarafın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette, bilirkişi raporları tebliğ edilmeden ve itiraz süresi beklenmeksizin yine tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu-
Alacağın hesaplanmasında ticari kredi için belirlenen faiz oranını taşıt kredisi için, taşıt kredisi için hesaplanan faiz oranın ise ticari kredi için uygulandığı anlaşıldığından, kazanılmış haklar gözetilerek ve davacı bankanın bilirkişi raporuna olan itirazı değerlendirilerek ek rapor alınması gerektiği-
Sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada,1. bilirkişi raporunda "bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı", daha sonra ek belgelerin de dosyaya ibrazı sağlanarak alınan 2. raporda ise, "imzanın davacıya ait olduğu" yönünde görüş belirtilmiş olup, raporlar arasında çelişkinin giderilmesi için 3. bir bilirkişi raporu alınmış ve bu raporda "imzanın davacıya ait olduğu" belirtilmişse de, son raporun daha önceki raporların alındığı kurum dışında 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aynı kurumdan alınan rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Uyuşmazlığın tedavi amaçlı tıbbi müdahaleden kaynaklanmış olduğu, taraflar arasında vekâlet ilişkisinin mevcut olduğu ve TBK mad. 502 ve devamı maddeleri uyarınca; vekil olan doktorun sadakat ve özen borcunun bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, tedavinin tıbbi usullere ve kurallara aykırı yapıldığı anlaşıldığından, doktorun tedavi ücreti ve iş bedeline hak kazanmadığı ve yaptığı müdahale sonucu ortaya çıkan zararın giderilmesi için, davacı yeniden tedavi masrafı yapmış olduğundan, davalılara ödediği tedavi bedelinin tamamı ile vekâlet görevinin tam olarak yerine getirilmemiş olması nedeniyle zararının giderilmesi için yapılması gereken tedavi masraflarını yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile talep edebileceği- Davalıların özensiz ve tıbbi kurallara aykırı davranışları nedeni ile davacının cismani zarar gördüğü açık olup manevi tazminat istemekte haklı olduğu- Hakimin manevi tazminat miktarında takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği- Hükmedilecek tazminatın zenginleştirici olmamasına, felaketi özlenir hale getirmemesine, sadaka mahiyetinde kalmamasına dikkat edilmesi gerektiği-