Kural olarak bağımsız bir biçimde açılan aile konutu şerhine ilişkin davaların 4787 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Aile Mahkemeler'inde bakılması gerekeceği; genel muazzaya dayalı tapu iptali tescil davasının aile konutu şerhi davasından tefriki ile mahkemenin ayrı esasına kaydının yapılması ve daha sonra Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun kabulünün gerekeceği-
Dava konusu konutun, tarafların Türkiye’de bulundukları sürece ortak yaşam faaliyetlerini sürdürme ve oturma ihtiyacı için kullanıldığı ve tarafların Türkiye’de bu amaçla kullandıkları başka bir konutları bulunmadığından, Türkiye’de iken kullandıkları tek konut olan dava konusu yerin, aile konutu olarak özgülendiğinin (TMK m. 194) kabulü gerekeceği-.
Davacı kadın aile konutu olduğunu iddia ettiği davalı kocaya ait taşınmazın muvafakati olmadan muvazaalı şekilde satılmış olması sebeplerine dayanarak, tapu iptali ve tescil, aile konutu şerhi konulması, taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmiş olması sebebiyle de yarı hissesinin kendi adına tesciline dair taleplerini birleşen dava dosyalarıyla istediği davada, dava konusu taşınmazın, ilk maliki olan davalı koca tarafından davalıya, onun tarafından diğer davalıya, onun tarafından ise diğer davalıya devredilmiş olduğu ve taşınmaz hakkındaki tapu iptali ve tescile dair davanın halen devam ettiği anlaşılmakta ise, satışların iptaliyle taşınmazın ilk malik olan koca adına tescili konusunda karar verilmediği sürece, üçüncü kişinin maliki olduğu taşınmazı eşler kullansa dahi bu taşınmaza aile konutu şerhi konulamayacağı dikkate alınarak, tapu iptal ve tescil davasının sonucunun beklenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadının, davalı eşinin malik olduğu aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine dava dışı üçüncü kişinin kullanmış olduğu kredilerin teminatı olmak üzere davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, bu işleme rızasının olmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istediği davada, taşınmazın satışının gerçekleşmesi halinde, davanın konusuz hale gelmiş olacağı-
Dava dışı üçüncü kişi konumunda bulunan idare adına tapuya kayıtlı taşınmazın tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmaması gerekeceği-
Taşınmaz ipotek tesis tarihinde aile konutu niteliğinde değilse, eş rızasının alınması gerekmeyeceği-
İpotek tesisine ilişkin işlemden önce tapu kütüğünde "aile konutu" olduğuna dair bir şerh bulunmaması halinde lehine ipotek kurulan iyiniyetli ise bu kazanımının korunacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkin davada, 4721 S.K. 194. M. hükmü ve davacının mülkiyet hakkı karşısında taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını sınırlayıcı şekildeki bu karara hukuki sonuç bağlanamayacağı, elatmanın önlenmesi istemi bakımından davacının temyiz dilekçesinde bildirdiği şekilde taşınmazın boşaltılıp boşaltılmadığı açıklığa kavuşturularak bir karar verilmesi ve 15 günlük süre tanındığı dikkate alınarak ecrimisil başlangıcının bu süre bitimi gözetilmek suretiyle davacının dava dilekçesinde talep ettiği tarih sonuna kadar belirlenecek ecrimisil miktarına hükmedilmesi gerekeceği-
Kanunun iyiniyete sonuç bağladığı durumlarda (TMK md. 3) asıl olan iyiniyetin varlığı olup, tapu kaydında, dava konusu taşınmaza ilişkin aile konutu şerhi bulunmadığından davalı şirketin kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükünün davacıda oması gerekeceği-
İpoteğe ilişkin kazanımların ''iyiniyetin varlığı'' halinde korunacağı, davalı şirketin kötüniyetli olduğuna ilişkin savunmaların ise davacı tarafından kanıtlanması gerekeceği-