Birlikte yaşamaya ara verilmesinin, taşınmazın aile konutu vasfını ortadan kaldırmayacağı, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın iki ayrı parsele hisselendirildiği, parsellerden hangisinin üzerinde bulunduğunun tespit edilmesi gerektiği-
Aile konutunun hak sahibi tarafından devrine ilişkin tasarruf işlemine rızası gereken eşin, işlemin rızası alınmaksızın yapıldığını, konutun bu vasfını devam ettirmesi şartıyla ve evlilik devam ettiği sürece ileri sürebileceği, evliliğin sona ermesinin, aile konutuyla ilgili işlemi rızaya bağlı olmaktan çıkaracağı ve Türk Medeni Kanunu 194. madde etkinliğini yitireceği-
İpoteğin fekki talebi, ipotekle temin edilen alacağın "ödeme" sebebiyle sona ermiş olmasına (TMK. mad. 883) dayandığından üzerinde ipotek tesis edilen taşınmaz "aile konutu" vasfında olsa bile, davanın aile hukukunu ilgilendiren bir yönü olmadığı, Aile Mahkemesi' nin görevsizlik kararı vermesi gerektiği-
Davacı, aile konutu olarak özgülenen, eşi adına kayıtlı taşınmazın, davalı eşi tarafından birlikte yaşadığı diğer davalıya rızası dışında devredildiğini ileri sürerek, davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı eşi adına tescili ve tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep ettiği davada, davacının, İstanbul'a çocuklarının yanına gidip onlarla kalıyor olması, eşyaların halen dava konusu konutta bulunması ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam etmesi karşısında, iki katlı taşınmazın alt katının aile konutu vasfında olduğunun ve davalı ...'nin aile konutunun üst katında davalı eş ile birlikte yaşıyor olması karşısında taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğinin kabulü gerekip, davacının bu konutu haklı sebeple terk etmiş olması, konutun aile konutu vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi, devralan diğer davalının konutun aile konutu olduğunu bildiği de sabit olup, iyiniyetli sayılamayacağından, taşınmazın, tapu kütüğünde arsa vasfında olması, aile konutu olarak kullanılan bölümünün bağımsız tapusunun bulunmaması karşısında, davanın kabulü ile, davalı ... adına olan tapu kayının iptali ile davalı eş adına tesciline ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerektiği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (m.118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağı; aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin asliye hukuk mahkemelerinde aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekeceği-
İpotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olduğunun anlaşılan davalı bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bilmediğinin söylenemeyeceği, aile konutu niteliğinde duraksama bulunmayan taşınmaz için davacı kadının bilgi ve onamı dışında, TMK mad. 194/1’e aykırı olarak ipotek tesis edilmesi nedeniyle, yerel mahkemece ipoteğin kaldırılması ve taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulması (TMK mad. 194/3) kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Konutun aile konutu olup olmadığının tespitinin ( TMK.md.194 ) görevi Aile Mahkemesine, özgüleme ( TMK.md.652 ) görevinin ise Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu-
Aile konutu üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmış olup, takibe ve tahliyeye konu taşınmazın "aile konutu olduğu"nun belirlenmesi halinde, mahkemece TMK. mad. 194/3 gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılacağı- Şikayetçinin tahliye konusu yerin "aile konutu" olduğunun tespitine yönelik bir dava olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmesi ve sonuca göre tahliyenin durdurulması ya da devamı yönünde icra mahkemesince karar verilmesi gerektiği-
Banka, davacı kocanın rızasını gösteren muvafakatname istediği, bu durumda, taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğinin kabulü ile basiretli bir tacir gibi hareket etmesi, kimlik tespitiyle birlikte davacının imzasını işlem sırasında alması gerektiği, bankanın iyi niyetli olduğundan söz edilemeyeceği-