Aile konutu üzerine ipotek kurulabilmesi için diğer eşin açık rızası şart olduğundan, ipotek tesisi tarihinde söz konusu konutun aile konutu olup olmadığı araştırılması gerektiği-
Davanın açıldığı tarihte davalı eş üzerine kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine konulmuş bir ipoteğinin geçersiz olduğunu davacı sağ ileri sürmüş olup,  açık rıza alınmamış ise bu ipotek işlemi geçersiz olacağından,  malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırmasının düşünülemeyeceği- Sağ kalan eşin mirasçı sıfatıyla, davayı açtığı sırada var olan hukuki yararının, yargılama sırasında davalı eşin ölümünden sonra da devam edeceği, ortada geçersizliği ileri sürülen bir ipotek bulunduğundan,  evliliğin ölümle sona ermesiyle birlikte, davanın da konusuz kaldığının söylenemeyeceği- Yargılama sırasında davalı eşin (malik eşin) ölümü nedeniyle, aile konutuna tanınan korumanın sona erip ermeyeceği- "Davacı kadının yargılama sırasında TMK. mad. 240 ve 652 kapsamında bir talebinin olmadığı, bu nedenle davacının TMK. mad. 194 uyarınca aile konutu korumasından yararlanmayacağı, ancak şartları varsa taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti davası açabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Aile konutu niteliğini haiz taşınmazın cebri icra suretiyle davalı bankaya satışının yapılması durumunda, davacının TMK'nın 194. maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanamayacağı, ipoteğin kaldırılması talebinin konusuz kalacağı- Bir taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı dava konusu taşınmazın dava sırasında cebri icra yoluyla satıldığı, mülkiyetin icra vasıtasıyla yapılan satış sonucu davalı bankaya geçtiği, davalı Tarafından açılan ihalenin feshi davasının da reddedilerek kesinleştiği anlaşılmakla; cebri icra ile yapılan satışlarda, mülkiyet tescilden önce alıcıya geçmekte olup, dava tarihi itibariyle aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz iradi olmayan bir tasarruf sonucu aile konutu niteliğini yitirmiş duruma geldiğinden, TMK. mad. 194 uyarınca, işlemin diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkacağı ve davacının aile konutu korumasından yararlanma olasılığının kalmadığı-
Aile konutu niteliği taşıyan dava konusu taşınmaza ipotek tesis edildiği sırada, davalı şirket tarafından davacı eşin açık rızasının alınmadığı anlaşılırsa, TMK. mad. 194/1 uyarınca yapılan işlemin geçersiz olacağı- "Tapu kütüğünde 'aile konutu' şerhinin işlenmemiş olduğu durumlarda, TMK. mad. 1023 uyarınca, iyi niyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımının korunacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Taşınmaz için davacı kadının bilgi ve onayı dışında ipotek tesis edilmesi nedeniyle "ipoteğin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin kaldırılmasına istemiyle açılan davaya konu taşınmazın, davanın devamı sırasında cebri icra ile satılması halinde, dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybedeceği ve bu durumda, konusuz kalan dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak bu durumda, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumları tespiti edilerek  yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda da bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı eş dava konusu taşınmaz üzerinde diğer davalı şirket lehine ipotek tesis etmiş ve bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamışsa da, dava konusu taşınmazın davalılardan satın alındığı, aynı tarihte davalı banka lehine ipotek tesis edildiği ve tarafların taşınmazı satın aldıkları tarihten bir hafta sonra taşınmaza taşındıkları, dolayısıyla dava konusu ipoteğin tesis edildiği tarihte taşınmazın tarafların aile konutu olmadığı anlaşıldığından,  ipoteğin kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu-
İpoteğin terkini davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
İpotek tesis edilen taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonucu yapılan ihale ile cebri icra sonucu davalı bankaya alacağına mahsuben satılması ve satış işleminin kesinleşmesinden sonra, dava konusu taşınmaz davalı bankanın mülkiyetine geçtiğinden ve TMK mad. 194 uyarınca, işlem diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkmış, dava açıldığı tarih itibariyle taşınmaz aile konutu niteliğini yitirmiş durumda olduğundan, davacı eşin açtığı tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 194/son uyarınca, aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği ve bildirimde bulunan eşin diğeri ile müteselsilen sorumlu olacağı- Kiralayana gönderilen ile diğer eş de  kira sözleşmesinin tarafı haline geldiğinden, her iki kiracı hakkında da icra takibi yapılması ve tahliye davasının da her iki kiracıya karşı açılması gerektiği- Davanın açılmasındaki eksiklik sonradan giderilebilir ise de, icra takibindeki eksikliğin sonradan giderilmesi mümkün olmadığından tahliye isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği-