Taşınmaz satış sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığının tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemi-
Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ve satış yetkisi verilmesi istemine ilişkin davada, kredi kartı borcu olan davalı borçlunun davalı üçüncü kişiye taşınmazını rayicin çok altında bir bedelle sattığı iddia edilmiş olup mahkemece muvazaa iddiası tartışılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken üçüncü kişinin, borçlunun mal kaçırma amacını bildiği ya da bilmesi gerektiğine dair dosyada başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
TBK'nun 19 ve İİK'nun 277 vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine dayanan davada, İİK'nun 265. maddesine göre aleyhine ihtiyati haciz verilen taraf mahkemenin yetkisine, teminata ve ihtiyati haczin dayandığı nedenlere dayanarak itiraz ileri sürülebileceği- Davalının istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri, davanın esasına ilişkin olup mahkemece yaklaşık ispat kuralına göre değerlendirme yapılarak, İİK'nun 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı, davalı vekillerinin itirazı üzerine açıklanan gerekçe ile ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davanın TBK.19 maddesi hukuksal nedenine dayalı olması karşısında taşınmazın aynına ilişkin dava bulunmadığından, ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati haciz açısından tapu müdürlüğünün cevabi yazıları doğrultusunda işlem tesis edilemediğinin belirtildiği, ilk derece mahkemesince önce tedbir tesis edildiği, itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verildiği; talep, tedbir kararı ve itiraz üzerine ihtiyati haciz şekli ile çelişki oluştuğu bu kapsamda dava konusu talebe ilişkin ilk derece mahkemesince vaki itiraz üzerine yeniden değerlendirme yapılması gerektiği-
Senede karşı senetle ispat kurallarının senedin tarafları için geçerli olduğu-Külli halef sıfatı bulunan mirasçıların senede karşı açtıkları davada da iddialarını senetle ispatlamaları gerektiği-Ancak mirasçıların külli halef olarak değil de kendi miras haklarına dayanarak dava açmaları durumunda muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü deili ile ispatlayabilecekleri-
HMK.nun 389/1 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı, ancak dava konusu hakkında verilebileceği, TBK.19 ve İİK. 277 vd uyarınca açılan davalar ayın ile ilgili olmayıp, alacaklıya, alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikte davalar olduğundan, tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceği (İİK.281/2)- koruma tedbiri istemine konu taşınmazların aynı uyuşmazlık kapsamında bulunmadığından ve İİK. mad. 281/2 hükmünde ihtiyati haczin düzenlenmiş olduğundan, ihtiyati tedbir istemi yerinde olmadığı-
İcra dosyası içeriğinden borçlunun alacağa yeterli taşınır ve taşınmaz malının bulunmadığı ve karar düzeltme aşamasında sunulan haciz tutanağının İİK. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın esasına girilmesi gerektiği- Borca karşılık olarak yapılan devrin İİK. mad. 279/2-2 gereğince iptali gerektiği- Kötü niyeti ispatlanmayan dördüncü kişiler hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine ve bu durumda davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla (alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde) sorumlu tutulması gerektiği-
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden temyiz aşamasında, davalı borçlunun borcu ödediğini, herhangi bir borcunun kalmadığını beyan ettiği, vadesi geçmiş borcunun da bulunmadığına dair Vergi Dairesinden yazı aldığının görüldüğü, bu durumda davanın konusu kalıp kalmadığının, davalı borçlunun dava konusu borcu ödeyip ödemediği, davacının da beyanı alınarak araştırılarak bir karar vermek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Borçlu şirketin ticari defterlerinde inceleme yapılarak, davacı ile ilgili olarak bir taşeronluk sözleşmesinin bulunup bulunmadığı davacı ile borçlu arasındaki işin niteliği ne olduğu ve ne kadar sürdüğü, ödeme yapılıp yapılmadığının araştırma yapılarak, tüm deliller birlikte değerlendirmek sureti ile davacı alacaklı ile borçlu arasındaki ilişkinin niteliği ve 'alacağın gerçek olup olmadığı' tespit edilerek, alacağın gerçek olduğunun saptanması halinde, şimdiki gibi davanın kabulüne, aksi durumda 'davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi' gerekeceği-
Davacı tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığının, takibin kesinleştiğinin anlaşıldığı ancak söz konusu dosyadan davalı borçlu ile ilgili geçerli bir aciz vesikası ibraz edilmediği gibi, davalı borçlunun adresinde de İİK'nın 105. maddesi kapsamında menkul haczi yapılmadığının da anlaşıldığı, bu durumda, dava şartı olan mahkemece de yargılamanın her aşamasında re'sen gözönüne alınması gerekli aciz belgesinin bulunmaması sebebi ile davanın reddine hükmedilmesi gerekeceği-