Güçlü delil niteliğinde olan diğer Yargıtay ilamında belirtildiği üzere, davalı borçlular ile davalı üçüncü kişinin hemşeri olması, davalıya dava konusu iki taşınmaz dışında toplam yedi taşınmaz satılması, emekli öğretmen olan kişinin kısa sürede borçlu ve kardeşinden yedi taşınmaz alması, dava konusu iki taşınmazın satılmasına rağmen halen bedelsiz olarak borçlunun kullanımında olması dikkate alındığında ve bu dava dosyasına konu bazı gayrimenkuller yönünden de bedel farkının bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu tüm taşınmazlar yönünden davanın İİK'nun 280/1 maddesi gereğince kabulüne karar verilmesi gerektiği-
(Y. 17. HD bozma ilamı uyarınca) Davacı "alacağın davalı borçluya parça parça verilen borçtan kaynaklı olduğunu, borç nedeniyle borçlunun düzenlediği senetler ödenmediğinden, icra takibi yaptığını" ileri sürdüğünden, emlakçı olan davacı ile mali müşavir olan borçlunun ticari defterleri incelenerek, davalı borçlunun davacıdan borç alıp almadığının tespiti ve borç aldığını beyan ettiği tarihlerde defter bilgilerine göre davalı borçlunun borçluluk durumunun ne olduğu da belirlenerek sonucu uyarınca tasarrufun iptali davasında bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, bilirkişi raporunda belirlenen davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan döneme ilişkin vergi aslının ve ödeme tarihine kadar işleyecek gecikme faizinin birlikte iptaline karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu temlik nedeniyle davalı 3. kişiye ödenen miktarlara ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanmasının da doğru olmadığı- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Tasarrufun iptali davasında “alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması” koşulunun irdelenmesi gerektiğinden, ilk derece ceza mahkemesinin sonucunun bekletici mesele yapılarak, 'takip dayanağı alacağın gerçek olmadığının anlaşılması durumda' davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
6183 s. K. m. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının dinlenme koşullarından birinin kesinleşen kamu veya kurum alacağı için tahsil idaresince yapılan icra takibinin kesinleşmiş olması olduğu- Davacı idare tarafından dava dışı şirketin kanuni temsilcisi olan davalı hakkında ödeme emirlerinin düzenlendiği, ödeme emirlerinin tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptaline yönelik vergi mahkemesine dava açıldığının iddia ve ispatlanamadığı, yani, davalı borçlu hakkındaki takibin (dava dışı vergi borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olarak) kesinleştiği anlaşıldığından, dava konusu tasarrufların 6183 s. Kanun gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu hakkında başlattığı bonoya dayalı başlatılan takibin muvazaalı olduğu belirtilerek; muvazaalı icra takibinin iptali ile takip sırasında borçlunun maaşı üzerine konulan birinci sıra haciz işlemine ilişkin tasarrufun iptali davası sırasında, davacı alacaklının alacağı haricen tahsil nedeniyle kapatıldığından, mahkemece, borcun ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kalacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında başlangıçta mevcut olan hukuki yarar , yapılan yargılama sonunda davacı -karşı davalı üçüncü kişinin davasının reddine karar verilmesi nedeniyle sonradan ortadan kalktığından, davalı karşı davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesinin, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte olmadığı-
İİK'ın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, dava dışı şirketin ticari defterleri dosya arasına alınarak satın alındığı iddia edilen tarihte şirket hesaplarına satıma ilişkin kaydın yapılıp yapılmadığının bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi, ayrıca dava konusu gayrimenkule ilişkin davalı tarafından ödenen faturaların (elektrik, su, aidatların) dosya arasına alınarak davalının, dava konusu gayrimenkulü satın aldığı tarihin belirlenmesi ve ceza mahkemesinde ve idarede devam eden dosyalardaki beyanların da birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TBK. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı açılan iptal davasında, borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Mahkemece "dava konusu aracı satın alanların son malike kadar isimleri belirlenmiş olarak, dahili dava sağlanması için süre verilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra "tüm kayıt malikleri" yönünden muvazaa olgusu (TBK 19) araştırılarak var olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne tümü yönünden muvazaanın varlığının ispatlanmaması halinde dava bedele dönüşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin ilk kararında, davalı aleyhine karar tarihi itibari ile maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ve bu husus davacı tarafından temyiz edilmediğinden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu-