Alacaklının “malen” kaydını taşıyan bonoya dayanarak iptal davası açmış olması ve “tasarruf” ile “borcun doğum tarihi”nin birbirine yakın olması halinde, mahkemece borcun gerçek doğum tarihinin araştırılması gerekeceği-
6183 sayılı Kanun uyarınca (mad. 24 vd. göre) açılan iptal davalarının amacının «dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmeden, o taşınmaz üzerinde icra takibinin devamını sağlamak» olduğu-
İİK. 278 gereğince ancak alacağın doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptal edilebileceği–
Lehine tasarruf yapılan (taşınmazı satın alan) üçüncü kişinin -takipte taraf bulunmadığından (takipte sıfatı bulunmadığından- icra mahkemesinde «haczedilmezlik şikayeti»nde bulunamayacağı-
Tasarrufun iptali davasında karar verilebilmesi için, dava tarihinden önce veya sonra (yargılama sırasında) açılmış bir icra takibine konu a l a c a ğ ı n kesinleşmiş olması gerekeceği-
İİK. 105 uyarınca icra müdürlüğünce düzenlenmiş olan "haciz tutanağı" nın "geçici aciz belgesi" sayılıp sayılmayacağının mahkemece değerlendirileceği–
İptal davasının amacının; borçlunun -satış, bağış, ipotek, temlik vb. gibi- yaptığı tasarrufun (işlemin), davacı alacaklı bakımından iptal etmek (hükümsüz hale getirmek) ve böylece davacı alacaklının dava konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla alacağını alabilmesini sağlamak olduğu–
Hakkında iflas kararı verilmiş olan borçlunun, hissedar olduğu taşınmazdaki hissesini diğer paydaşa satmayı vaad etmesinin -lehine vaadde bulunan diğer paydaşın iyiniyetli sayılması hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden- İİK. 280/I uyarınca iptale tâbi olacağı–
İptal davasına konu olan taşınmaz hakkında, İİK. 277 ve devamına göre «tasarrufun iptaline» karar verilmesinden sonra, lehine tasarruf yapılmış olan üçüncü kişinin «takipte taraf olmadığı için», borçlunun da «satış ile mülkiyet üçüncü kişiye geçmiş olduğu için» haczedilmezlik şikayetinde bulunamayacağı–
İcra takibinin, iptal davasının açılmasından sonra kesinleşmiş olmasının, davanın incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–