Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerleri arasında misli fark bulunmadığı gibi davacının muvazaayı ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı borçlu arasındaki takip konusu çeklerin verilmesini gerektirir ticari ilişki ve borcun doğum tarihinin tespiti amacıyla taraf vekillerine bu yöndeki delillerini bildirmesi için süre verilmesi , gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- İptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığından, mahkemece davanın kabulü halinde davacı alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken, tapu kaydının iptali ile borçlu adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Tasarrufun iptali davalarında, tasarruf konusu olan şeyin değeri ile takip konusu alacak miktarından hangisi düşük ise o değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından davalı Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü'ne gönderilen satış bedeli ve temlik konusunda bilgi isteme içerikli yazılar 6183 sayılı K. mad. 79 kapsamında gönderilmiş haciz ihbarnamesi niteliğinde olmadığı- Arsa sahipleri ile yüklenici şirket arasındaki sözleşmelerin tarihsiz ve adi belge niteliğinde olması, taşınmazların arsa sahipleri adına tapuda kayıtlı olması, anılan sözleşmelerin resmi şekilde yapılmaması, sözleşmelere ilişkin damga vergisinin davalı 3. kişi şirket tarafından davadan sonra yatırılması, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazda davalı borçlu şirketin temsilcisinin anne ve babasının malik olması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığından davalı şirketler arasındaki temlik işleminin 6183 S. K. mad. 30 gereğince iptale tabi olduğu, esas davanın davacının kesinleşen alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Amca-yeğen arasındaki tasrrufların iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278)- Kredi sözleşmesinin kefili olan davacı-alacaklının, kredi borçlusu yerine yaptığı ödemenin, tasarruf tarihinden sonra olması nedeniyle tasarrufun iptali davasının reddedilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın yargılama devam ederken dava dışı bir başka kişiye satılması ve davacının bu kişinin de muvazaalı olarak satın aldığı iddiasında olması halinde, anılan şahsın da davaya dahili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekeceği. Davacı ve davalı borçlu arasında mal tasfiyesi davası devam ettiğinden, bu davanın sonucunun beklenerek, alacağın varlığı sabit olduğu ve davalıların tümü yönünden muvazaa olgusu ispat edildiği takdirde davanın kabulüne, aksi durumda kısa aralıklarla satış tek başına muvazaa olgusu için yeterli olmadığı da dikkate alınarak davalı borçlu ile diğer davalıların davaya dahili sağlanarak son satın alan kişinin de muvazaalı olarak hareket ettikleri ispat edilmediği takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçludan hem mal alan hem de ona mal satan davacı-alacaklının, tasarruf tarihinden önceki dönemde alacaklı konumuna geçtiği tespit edilemediğinden, borcun tasarruf tarihinden önce doğduğunun ispat edilmemiş olacağı ve bu durumda, tasarrufun iptaline ilişkin davanın "ön koşul yokluğu"ndan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 277. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemi-
İptali istenen tasarrufun, senetlerden ve kredi sözleşmelerine dayalı borçtan sonra yapılmış olduğu, dava konusu taşınmazın borçlu şirketin ticaret sicil adresi olması ve davalı 3. kişi şirketin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK mad. 280/1,2,3 gereğince iptale tabi bulunduğu, sebepleri ile dava konusu takip dosyaları yönünden iptal kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Davacı bankalar tarafından açılan dava kabul edilmiş olmasına göre davacı yerine geçen Ltd. Şti. lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde davacı lehine yargılama ve vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden düzeltilerek onanmasına karar verildiği-
Takibe konu senetlerin tanzim tarihleri gözetildiğinde, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının önkoşul yokluğu nedeniyle reddine, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği-
Haciz tutanağının İİK. mad 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu- Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davalı üçüncü kişinin borçlu davalının durumunu ve amacını bilen kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun iptale tabi olduğu, davalı üçüncü kişi dava konusu taşınmazı elden çıkardığından hakkındaki davanın bedele dönüştürüldüğü-