Dava dilekçesinde ve delil listesinde şahitlerini bildirmiş olan ve bundan da vazgeçmemiş olan davacının tanıklarının usulüne uygun davetiye çıkarılması ve dinlenilmesi sonucunda bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı, boşanma protokolü ile davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişi eşine devredilen taşınmaz ve araçlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiş olup boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, yapılan tasarruf işlemlerinin mahkeme ilamının icrası niteliğinde olmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olduğu-
"Davalı borçlunun anılan takip dosyasındaki ödeme emrini icra müdürlüğünde tebliğ alarak takip günü takibi kesinleştirdiği, maaşına haciz konulmasına muvafakat ettiği, borçlunun maaşı üzerindeki ilk haczin davalı üçüncü kişiye ait takip dosyasına ait olduğu" belirtilerek, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacıyla verdiği muvazaalı senedin ve bunun için yapılan icra takibinin iptali konusunda tasarrufun iptali davası açılabileceği- Tasarrufun iptali davalarında, İİK. mad. 281/II uyarınca, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği- İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden ve aciz belgesi yargılamanın her aşamasında giderilebilecek bir eksiklik olduğundan, henüz aciz vesikası alınmamış olsa bile, (muvazaalı takip dosyasına ödenen borçlunun maaşı üzerine) ihtiyati haciz istemenin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası-
Tasarrufa konu taşınmazın satış tarihinde belirlenen değeri gözetildiğinde, İİK'nın 278/2 maddesinde belirtilen edimler arasındaki aşırı fark olmadığı ve İİK'nun 280. madde kapsamında davalının, borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamadığından, bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği- Haciz tutanağında borçlunun ev adresine gidildiği bu adreste oturduğu tesbit edildiği ancak adres kapalı olduğundan çilingirle girilmediği belirtildiğinden, bu zaptın İİK'nun 105 niteliğinde bir belge olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında tasarrufa konu malın üçüncü kişi tarafından devredilmesi halinde, davacı alacaklının davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği veya devredilen şahısları davaya dahil edip etmeyeceği belirlenmesi gerektiği-
Davacı alacaklı banka 2012 ve 2014 tarihlerinde kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırdığına göre, kredi sözleşmelerinin yapıldığı ve kredinin verildiği tarihler itibariyle borcun doğmuş olduğu, dolayısı ile borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğu- İcra müdürlüğü tarafından borçlunun adresinde yapılan hacizde 'haczi kabil mal varlığı bulunmadığı' haciz tutanağına yazılmış(ki bu belge İİK 105.maddesi uyarınca geçici aciz vesikası niteliğindedir), icra dosyası içeriğinden de başka menkul gayrimenkul mal varlığının bulunmadığı belirlenmiş olduğundan, aciz vesikası bulunmasına ilişkin ön koşulun da gerçekleşmiş olduğu-
Uyuşmazlığa konu dava İİK. mad. 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan ve eşler arasındaki tasarrufun iptali istenilen davada, uygulanılacak madde İİK 279/3-2 maddesi olup, bu maddenin değerlendirilmesinde ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı önemli olmadığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına da gerek olmadığı- Dava konusu olayın somut özelliğine göre, zaten yapılmayacağı önceden belirli olan keşif ve bilirkişi giderlerinin eksikliği için kesin süre verilmesi ve sonucunda dava ön koşul yokluğundan reddi kanunun konuluş amacına uygun olmadığı gibi ve hakkaniyete aykırı olduğu-
Davacı alacaklı vekili, borçlu şirketin  alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı borçlu şirketin hakim ortağının kızı olan davalıya onun da diğer davalıya devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemişse de, mahkemece "borçlu şirket temsilcisi ile anılan şahsın işbirliği içine olduğunun ispatlanmadığı" ve davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanıldığından bahisle "davanın reddine" karar verilmesinin isabetli odluğu-
İpotek ve ipotekli takip sonucu kesinleşen ihalenin muvazaalı olduğu ispatlanamadığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Açılan tasarrufun iptali davasında, davalı borçlu arsa sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşme gereği yüklenicinin arsa sahibine vermesi gereken daireleri verdiği, taşınmazların daha sonra davacı tarafından dava dışı şahsa davalı borçlu tarafından da dava dışı şahıslara satıldığı, davacının da tanık olarak imzaladığı fesih ve ibranameden dava konusu sözleşmeden doğan herhangi bir hak ve alacak kalmadığı, karşılıklı edimlerin ifa edildiği ve sözleşmenin feshedildiği anlaşıldığından mevcut delillerden davacının yapılan düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden sözleşmenin ibraname ile feshedildiği tarihe kadar olan sürecin içinde olduğu, imzası bulunan sözleşmeden sonra eldeki davayı açmış olmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı; kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak elde edemeyeceği-