Alacaklı ile borçlu arasındaki ticari alışveriş gereği, alacaklı tarafından borçluya satılan mallara ilişkin olarak ne zaman ve nasıl bir ödemenin yapıldığı, alınan raporda borçlunun verdiği çeklerin iade edildiği belirtildiğinden iade edilen çeklerin hangi satışa ilişkin olduğu, takip konusu çeklerin iade edilen çeklerin yerine verilip verilmediği, verilmiş ise hangi tarihli satış ve çeke ilişkin olarak verildiğinin tespiti gerektiğinden, konusunda uzman bir muhasebeci bilirkişinin alacaklı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde yeniden inceleme yapması gerektiği- Borcun, iptali istenilen tasarruftan önce doğması gerektiği koşulu gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddi halinde,  davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan adreslerinde de icraca haciz yapılamıyorsa bu takdirde dahi aciz hali gerçekleşmiş sayılacağı-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan davada, davalı ile takip borçlusunun baba oğul olduğu, borcun doğumundan sonra yapılan satışların muvazaalı olduğu- Adına kayıtlı olmayan taşınmaz yönünden davalının, davalı sıfatı olmadığı ve reddedilen davda maktu vekalet ücretine takdir edilmesi gerektiği-
Takibe dayanak çekler, keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra olsa da, davacı alacaklının borcun doğumunun (çimento satımına ilişkin ticari ilişkinin) takip dayanağı çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini yani borcun daha önce doğduğunu ispatlarsa, iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığının araştırılarak  bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girdiği-
İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Kredi sözleşmesinin tanzim tarihi alacağın doğum tarihi sayılacağından, tasarrufun bu tarihten sonra gerçekleştiği; işin esasına girilerek  İİK'nun 278.-279. ve 280.madde koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının davalıdan alacağının var olup olmadığının anlaşılması için katkı payı alacağı davasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde sadece borçlu tarafından yapılan tasarrufun takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali gerektiği, tapunun iptali ile borçlu adına tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
"Temlik tasarrufunun iptaline" yönelik iddianın, alacağın "esasına" ilişkin olmayıp, "sırasına" ilişkin olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle sıra cetveline ilişkin davanın "itiraz" değil, "şikayet" niteliğinde olduğu- Sigorta tarafından ödenen para, sıra cetveli yapılmak üzere gönderilmiş olduğundan, mahkemece tasarrufun iptali davalarının kesinleştiği hususları da dikkate alınarak İcra Müdürlüğünce düzenlenecek yeni sıra cetvelinin ne şekilde yapılacağına yönelik hükmün gerekçe kısmında tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklama yapılması ve hüküm kısmında ise sıra cetvelinin iptali ile yetinilmek sureti ile karar verilmesi gerektiği- Vergi Dairesinin haczinin paraya çevrilme tarihinden sonra olduğuna ilişkin iddianın da araştırılması gerektiği-
Mahkemece kesin veya geçici aciz vesikasının sunulmadığı, borçlu adına kayıtlı taşınmazların borcu karşılayıp karşılamadığının belirlenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve toplanan delillerin varılan sonuç için yeterli olmadığı-