Tasarrufun iptali isteminin bedele dönüştüğünün ve dava konusu miktarın şikayetçilerden tahsiline karar verildiğinin görüldüğü, tasarrufun iptali davası üzerine verilen mahkeme ilamının davalılarından birinin, daha önce hakkında takip yapılan borçlulardan biri olduğu, bu durumda, tasarrufun iptali davası üzerine alınan ilâmın genel haciz yolu ile takip yapılan icra dosyasına ibraz edilerek anılan takip dosyası üzerinden takibe devam edilmesi gerekirken, bu konuda ayrı bir takip yapılmasının doğru olmadığı, o halde, mahkemece ayrı olarak yapılan ikinci takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
TBK.'nin 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK.'nin 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmayacağı- Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK.'nin 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bağımsız bölüm arsa sahipleri tarafından davalıya satılmış olup, borçlu yüklenici ile davalı arasında yapılmış bir tasarruf olmadığından davacının bu taşınmazla ilgili tapuların iptali ile yüklenici borçlular adına tescilini (tasarrufun iptalini) talep etmesinin mümkün olmadığı- Arsa sahiplerinden biri sözleşme uyarınca bu dairenin ½ sinin kendisine ait olduğunu, diğer yarısını para karşılığı yükleniciden satın aldığını,diğer bir dairenin ise teminat dairesi olduğunu ve henüz yüklenicinin sözleşme edimlerini yerine getirmediğini savunmuş olup, İİK. mad. 94 uyarınca açılan davanın kabul edilebilmesi için yüklenicinin arsa sahiplerine karşı olan edimlerini yerine getirmiş olması gerekeceğinden mahkemece, davalı arsa sahiplerinin savunmaları üzerinde durularak yüklenicinin sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirip getirmediğinin daha detaylı araştırılması gerektiği-
Yargılamanın yenilenmesi istenilen dosyada dava dayanağı alacağa esas katkı payı alacağı davası bekletici mesele yapılmadan taraflar arasında devam eden katkı payı alacağı davasında ortaya çıkacak miktara göre tahsil imkanı verecek şekilde karar verilmesinin öngörüldüğü ve kararın bu şekilde kesinleştiği, ancak karara esas alınan katkı payı alacağı talebinin red edildiği ve böyle bir alacağın olmadığı hususunun kesinleştiği, bu halde kararın infaz kabiliyeti olmamakla birlikte davacılar aleyhine BK'nun 19.maddesine dayalı davada yargılama giderine hükmedildiğinden davacıların yargılamanın yenilenmesi talebi için hukuki yararları olduğundan, mahkemece, HMK'nun 375/ğ maddesindeki "karara esas alınan hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması" halinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılıp, değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davasında, üçüncü kişinin dayandığı ancak irdelenmeyen alacaklı ...'ın borçlunun iş yerinde çalışıp çalışmadığının sosyal güvenlik kayıtları da getirtilerek, dava dayanağı takip konusu alacağın gerçek olup olmadığı bir başka ifadeyle muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının yeniden ayrıntılı olarak taraf delilleri toplandıktan sonra, değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalının dava dayanağı takipten önce yasal şufa hakkını yasanın öngördüğü şekilde kullandığının ispatlanmamış bulunmasına göre, tasarrufun iptali kararının yerinde olduğu-
Muvazaa nedeniyle açılmış olan tasarrufun iptali davasında dava konusu taşınmazlardan birisi borçlu şirketin bir başka alacaklısının takip dosyasındaki ihalede dava dışı kişi tarafından satın alınıp ihale bedelinin borcu karşılamaya yetmemesi sebebiyle bu taşınmaz açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin; diğer taşınmaz açısından ise yine başka bir alacaklının takip dosyasındaki ihale sonucunun borcu karşılamaya yetip yetmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının, takip borçlusu olmayan ve takip borçlusundan intikalen taşınmazı devralmayan davalının yapmış olduğu tasarrufun iptalini talep edemeyeceği-
Dava konusu bağımsız bölümün, müteahhit olan borçlunun arsa sahibi ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine düşen dairelerden olduğu, ancak haciz korkusu ile kendi üzerine alınmadan yine borçlunun talimatı ile eşi adına tescil edildiği, eşinin bu tescil nedeni ile bir bedel ödemediği, dolayısı ile borçlunun sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırdığı sabit olup, davalı üçüncü kişi yönünden, yapılan tasarruf işlemi nam-ı müstear niteliğinde olup geçersiz olduğu-
Davacı-alacaklının davalı-alacaklı ile dava dışı borçlu aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasının sonucunun sıra cetveline itiraz davasında beklenilmesi gerektiği- Kendisine pay ayrılmamış olan alacaklının açmış olduğu iptal davasının kabulü halinde kendisine pay düşeceği hususu dikkate alındığında, bu alacaklıya husumet yöneltilmesinde hukuki yarar bulunduğu-