Görülmekte olan istihkak davasında, mahcuz değeri 135.250,00 TL (ihtirazi kayıt ile teminat olarak yatırılan 135.250,00-TL) olup, dava konusu hacizli malların değeri takibe konu alacak miktarı olan 140.000,00 TL'den az olduğundan avukatlık ücretinin mahcuzların değeri üzerinden hesap edilmesi gerektiği-
Davacı 3. kişi şirket ile davalı borçlu aynı holding bünyesinde bulunmalarının, kuruluş tarihlerinden itibaren incelenen ticaret sicil kayıtlarına göre bir kısım ortaklarının aynı olmasının, her iki şirketin, holdinge ait “Yozgat ili Sivas Karayolu 13. km Yimpaş Fabrika Sahası” adresinde bulunan idari binadaki değişik kat ve bağımsız bölümlerde bulunmasının,aralarındaki organik bağı gösterdiği, dolayısıyla İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava konusu araç; karı koca arasındaki bu davanın açılma tarihinden sonra, borçlu tarafından babası olan davacı 3. kişiye devredildiği, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, satışın trafik siciline kaydının yapılmadığı, devir tarihinden önce de taraflar arasında mal kaçırma ve muvazaa iddiasını içeren bir dava açıldığı da dikkate alındığında; hayatın olağan akışına göre, davalı borçlu ve babası olan davacı 3. kişi arasındaki işlemin, alacaklılardan mal kaçırma kastı ile muvazaalı olarak yapıldığı anlaşılmakla; davanın reddi gerekeceği-
Salt 500 TL. olan kira bedelinin, kiraya verilen makine bedelleri karşısında yüksek olmasının, muvazaanın olduğu sonucunu doğurmayacağı-
İsteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan faturaların, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Borçlunun haciz yapılan adreste bulunan, şirketin, ortağı ya da temsilcisi olduğu ileri sürülmediği gibi, haciz anında borçluya ait herhangi bir belge de bulunamadığı anlaşılmakla İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin davalı 3. kişi lehine olduğunun kabulü gerektiği, ispat yükü altında olan davacı alacaklı karinenin aksini kanıtlamaya elverişli deliller sunamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hastane ruhsatının devri ile taraflar arasında işletme devri olduğu, işletmenin devri ilişkisinde devralan 3. kişi borçlunun devir tarihinden önceki bilinen borçlarından sorumlu olduğu, yanlış tedavi uygulaması nedeniyle devir tarihinden önce açılan davanın da 3. kişi tarafından bilindiğinin kabulü gerekeceği, bu gerekçeler çerçevesinde davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Davacılar vekilinin talebi doğrultusunda Keşan İcra Hukuk Mahkemesi'nin, satış bedelinin ödenmemesine ilişkin verdiği tedbir kararının, 03.02.2010 tarihli yazı ile Keşan İcra Müdürlüğü'ne bildirildiği anlaşılmakla, İİK'nun 97/13 maddesi gereğince, bu dava nedeniyle davacı 3. kişinin tutumu sonucu, alacağın tahsili geciktiğinden, davanın reddi nedeniyle alacaklı yararına % 20 tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Takibe konu bononun düzenlendiği tarihte, borçlu haczin yapıldığı serada kiracı ise de, gerek Noterde düzenlenen kira sözleşmesi ile mahcuzların satışına ilişkin satım sözleşmesi, gerekse dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, haczin yapıldığı tarihte borçlunun kiracılık sıfatı bulunmadığı, borcun doğumundan ve takip tarihinden sonra davacı üçüncü kişi, seranın bulunduğu taşınmazı kiralayıp hacze konu sera demirlerini satın almışsa da, yine tanık beyanları ve dosya içeriğine göre anılan kira ve satış sözleşmesinin muvazaalı olmadığı, davacı üçüncü kişinin kira ve satış tarihlerinde fiilen, sera işletmecisi olarak faaliyet gösterdiği; haciz sırasında davalı borçlunun malik veya kiracılık sıfatı bulunmamasına rağmen, haciz mahallinde hazır bulunması ve yenileme emrini de icra dairesine gidip tebellüğ etmesi, sonra da tüm yasal sürelerden feragat ettiğini beyan etmesi, normal bir davranış olmayıp, bu haller hayatın olağan akışına da aykırı olup, borçlu tarafından sergilenen bu tutumun ve yaptığı işlemlerin muvazaalı olduğunun kabulü ile üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı 3. kişi tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş ve ayırt edici niteliği bulunmayan faturalar, yasal karinenin aksini ispata yeterli bulunmadığı gibi, yine borcun doğumundan sonra düzenlenmiş adi yazılı kira sözleşmesinin de bu doğrultuda, yasal karinenin aksinin ispatına yarayacak belgelerden olmadığı- Mahkemece, davacının yasal kayıtlarında 2014 yılı Eylül sonu itibari ile 17.820,50-TL tutarında mal stoku bulunduğunu, haczedilen malların davacıya ait olmasının bu nedenle mümkün olmadığını bildiren bilirkişi raporunun aksine yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-