İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılmasının mümkün olduğu, HMK’nun 7/1. maddesi gereğince, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, aksi halde yetki itirazında bulunulmuşsa HMK’nun 19, 331. maddeleri uyarınca yetkisizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Hacizli malların değeri ile asıl alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin borçludan satın aldığı taşınması mümkün menkul malları teslim almayıp, davalı borçlunun hakimiyet alanında bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığınıolağan akışına uygun olmadığı, tüm bu olgular karşısında, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan 3. kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yargılama devam ederken takip borçlusu şirket hakkında verilen iflas kararı kesinleşmiş olup, borçlu hakkındaki takipler ve hacizlerin İİK’nun 193/2. maddesi uyarınca düştüğü, bu durumda istihkak davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına istihkak davasındaki haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine karar verilmesi gerekeceği-
Borcun doğumundan evvel borçlu şirketin haciz yapılan adresten ayrıldığı, borcun doğumundan yaklaşık 2 yıl öncede borçlu şirketin ortaklarının şirketteki paylarını devrettikleri, borçlu şirket kurucusu ile 3. kişi şirketin kurucu ve ortaklarının akraba olduklarının kanıtlanamadığı, haciz mahallinde borçlu şirket ortak ve yetkilileri ile borçlu şirkete ait herhangi bir evrakın bulunamadığı, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında örtülü işyeri devri yapıldığının belirlenemediği dikkate alındığında davalı 3. kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın kanıtlanamadığının kabulü gerekeceği, bu nedenle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi davalı 3.kişi şirket yararına olup bu yasal karinenin aksi davacı alacaklı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olduğu- Davacının; taşınmazın haciz konulan hissesini edinmesinden sonra ve tescil aşamasında, dava konusu taşımazın önceki hissedarlarından birine ait vergi borcu nedeniyle hissesine konulan haczin kaldırılmasına ilişkin talebinin de taşınmaz mülkiyetine ilişkin olmasından sebep adli yargı mahkemelerinin görevine girdiği- Alacaklının vergi dairesi, borçlunun ise taşınmazın önceki hissedarlarından biri olması sebebiyle; davacının olayda üçüncü kişi olduğunun ve davayı da malik sıfatına dayanarak açtığının kabulü gerektiği-
8. HD. 28.12.2015 T. E: 5783, K: 23345-
Dosyanın içeriğine, toplanan deliller ve tanık ifadelerine, davalı borçlu ve daha önceki kiracılarla otelin maliki arasında yapılan kira sözleşmelerine, 22.06.2010- 23.06.2010 tarihli haciz tutanağının 14. sayfasının 11. sırasındaki mahcuzdan sonraki mallar ile 05.07.2010 tarihli haciz tutanağının 4. sayfasının 4. sırasındaki malların; davalı alacaklı tarafından davalı borçluya satılıp teslim edilen, montajı yapılan, kullanılan mallar olup olmadığı, montajlanan bir kısım eşyaların olası kırılma bozulma nedeniyle yedek olarak muhafaza edilip edilmediği hususlarının belirlenmesi amacıyla; sözleşmeler, faturalar, tanık ifadeleri göz önünde bulundurularak, gerekirse otelde yeniden keşif yapılmak suretiyle inşaatçı ve mali müşavirden oluşan bilirkişilerden söz konusu mahcuzların davalı alacaklı tarafından davalı borçluya satılan mallar olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesinin istenmesi ve bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek davalı borçlu ile yapılan kira sözleşmesi sona ermeden haciz yapıldığı hususu da göz önünde bulundurularak ve hayatın olağan akışı da gözetilerek, söz konusu mahcuzların, davalı borçluya mı yoksa önceki kiracılardan kalan eşyalar ise davacı 3. kişiye mi ait olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun %50 oranında ortağı olduğu, dava dışı şirket ile davacı 3. kişi şirketin faaliyet alanları aynı olup, dosya içerisindeki ticaret sicil bilgilerine göre, sicil adresleri de aynı olduğu, aynı zamanda, davacı 3. kişi şirketin kuruluş tarihi de borcun doğumundan sonra olduğu birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan 3. kişinin davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu haciz, borçlunun huzurunda yapılmış olduğundan, İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin, borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-