Dosyanın içeriğine, toplanan deliller ve tanık ifadelerine, davalı borçlu ve daha önceki kiracılarla otelin maliki arasında yapılan kira sözleşmelerine, 22.06.2010- 23.06.2010 tarihli haciz tutanağının 14. sayfasının 11. sırasındaki mahcuzdan sonraki mallar ile 05.07.2010 tarihli haciz tutanağının 4. sayfasının 4. sırasındaki malların; davalı alacaklı tarafından davalı borçluya satılıp teslim edilen, montajı yapılan, kullanılan mallar olup olmadığı, montajlanan bir kısım eşyaların olası kırılma bozulma nedeniyle yedek olarak muhafaza edilip edilmediği hususlarının belirlenmesi amacıyla; sözleşmeler, faturalar, tanık ifadeleri göz önünde bulundurularak, gerekirse otelde yeniden keşif yapılmak suretiyle inşaatçı ve mali müşavirden oluşan bilirkişilerden söz konusu mahcuzların davalı alacaklı tarafından davalı borçluya satılan mallar olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesinin istenmesi ve bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek davalı borçlu ile yapılan kira sözleşmesi sona ermeden haciz yapıldığı hususu da göz önünde bulundurularak ve hayatın olağan akışı da gözetilerek, söz konusu mahcuzların, davalı borçluya mı yoksa önceki kiracılardan kalan eşyalar ise davacı 3. kişiye mi ait olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun %50 oranında ortağı olduğu, dava dışı şirket ile davacı 3. kişi şirketin faaliyet alanları aynı olup, dosya içerisindeki ticaret sicil bilgilerine göre, sicil adresleri de aynı olduğu, aynı zamanda, davacı 3. kişi şirketin kuruluş tarihi de borcun doğumundan sonra olduğu birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamayan 3. kişinin davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sırasında davacı şirketin bilgisayarlarına el konulduğu ve bu bilgisayarların imajlarının incelendiği ve bu inceleme neticesinde davacı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu gösteren bilgilere ulaşılmış olup bu bilgilerin de yargılama dosyasında bulunan bilgi ve belgeleri teyit eder mahiyette olduğu ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, borçlu şirket ile davacı üçüncü kişi şirket arasında organik bağın bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Dava konusu haciz, borçlunun huzurunda yapılmış olduğundan, İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin, borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-
Davanın reddinde ilişkin kararda "davacı şirket ortakları ile borçlu şirket ortaklarının bir kısmının aynı kişiler olduğu, şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, şirketlerin birlikte hareket ettikleri ve bu doğrultuda aralarında organik bağ bulunduğu" gerekçesine dayanılmışsa da; ticaret sicil bilgilerine göre, borçlu şirket ile davacı üçüncü kişi şirket ortaklarının sadece 2'sinin aynı olduğu, ortakların bir kısmının aynı olması ve şirketlerin aynı konularda faaliyet göstermeleri nedeniyle organik bağ içinde bulunmalarının tek başına yeterli olmadığı- Takip borçlusu şirket ve davacı üçüncü kişi şirketin kuruluşları borcun doğumundan çok önceki bir tarihe isabet ettiği, davacı üçüncü kişi şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi ile borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin farklı olduğu ve haczin üçüncü kişinin sicil adresinde yapıldığı, haciz mahallinde borçluya ait olabilecek herhangi bir bilginin, belgenin temin edilemediği ve borçlunun haciz adresiyle ilişkisini gösterir emarelere rastlanmadığı anlaşıldığından, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi yararına olduğu- Karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip ispat yükü altındaki alacaklının karinenin aksini kanıtlamaya elverişli, dava konusu mahcuzların borçluya ait olduğu ve borçlu ile 3. kişinin adreste birlikte faaliyette bulunduğu kanaatini oluşturacak delilleri dosyaya sunamaması karşısında, davacı üçüncü kişinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İİK’nin 97/13. maddesi kapsamında, alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine takibin durdurulması kararının verilmiş olması gerekeceği-
İstihkak davasında, davacı şirketin kapanış tasdiki olmayan, usule uygun tutulmamış ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılmasına yasaca imkân bulunmayıp, davacı 3. kişi dava konusu mahcuzları borçludan satın aldığını ileri sürmüş olup, borcun doğumundan önceki tarihi taşıyan fatura sunduğu, ticari hayatta çeklerin vadeli olarak düzenlenmesi sıklıkla karşılaşılan bir durum olup takibin dayanağı ve borcun kaynağı olan çeklerin fatura tarihinden önce düzenlendiğinden kesin olarak söz etmek ve herkes adına her zaman düzenlenmesi mümkün faturalarla mülkiyet karinesinin aksinin ispatlandığını kabul etmen,n mümkün olmadığı- Davacı tarafından borçludan 177 000 TL ye alındığı ileri sürülen dava konusu mahcuzun 2 yıl boyunca borçlu tarafta bırakılması ve kira bedelinin ödendiğinin dahi ileri sürülmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğundan istihkak davasının reddi gerektiği-
Haciz mahallinde borçluya ait evraklar, vergi levhası ve borçlunun markasını taşıyan mahcuzlar bulunmasının borçlu dolayısıyla alacaklı yararına mülkiyete karine teşkil edeceği ve üçüncü kişinin bu karinenin aksini ancak kesin ve inandırıcı delillerle ispat edebileceği-
Haciz mahallinde hazır bulunan işçiler inşaat alanında borçlunun mermerlerinin bulunduğunu ve öncesinde borçlu şirkette çalıştıklarını beyan etmiş olup, bu durumda borçlu şirket çalışanlarının davacı şirkette çalışmaya devam edip etmediğinin, SGK kayıtları getirtilerek araştırılması, taşeronluk sözleşmesinin sıhhatinin tesbiti ile sözleşmenin sona erip ermediğinin belirlenebilmesi için, davacı üçüncü kişi şirket ve borçlu şirketin defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak taşeronluk sözleşmesinin tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı ile sona erip ermediğinin, sona ermiş ise tarihi tespit edilerek borçlu şirketin inşaat alanında faaliyetine devam edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği, üçüncü kişinin sunduğu faturaların gerçekliği, bunların mahcuzlara uygunluğu, konuları keşif ve bilirkişi incelemeleri ile tespit edilerek, bu sırada alıcı ve satıcı firmaların ticari kayıtlarına, ödeme vb. hususlara da bakılması, ve sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olup olmadığı değerlendirilmesi gerektiği-
Dava konusu haciz borçlunun önceki faaliyet adresinde yapılmış, bu sırada iş yerindeki tabelada borçluya ait markanın kullanıldığı ve yine borçluya ait afişlerin bulunduğu tespit edilmişse de, davacı üçüncü kişi değişik illerde perakende ayakkabı satışı konusunda faaliyet gösterdiğinden ve bu adreslerin borçlu şirket ile ilgisi belirlendiğinden, davacının borçlu şirketin ortakları ile yakın akrabalık vb. şekilde bir bağı bulunmadığından, farklı muhasebeciler eli ile işlemleri takip edilmekte olduğundan, 2012 yılı içinde aralarında yüklü miktarda ticari alış veriş olmakla birlikte, üçüncü kişi adına kayıtlı birden fazla iş yerinin olması karşısında bu durumun tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilmemesi gerektiği- Borçlu şirketin ve davacının ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile aralarında süregelen ticari ilişki olup olmadığı, borcun doğumundan sonra (çek tarihlerinden sonra ya da çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin yaygın bir ticari uygulama olması karşısında çek tarihlerine yakın zamanda) ticari emtia devri yapılıp yapılmadığının araştırılması, saptanması halinde alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edildiği kabul edilerek davanın reddedilmesi gerektiği- Aksi halde, yani aralarında yıllardır süregelen bir ticari alış veriş varsa ve vergi kayıtlarında görülen ticari alış veriş borcun doğumundan önce yapılmışsa, bu kez İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği- İspat yükü altında olan üçüncü kişi kira sözleşmesi, vergi levhası vb. delillerin yanı sıra faturalara dayanmakta olup mahkemece sunulan faturaların gerçekliği konusunda davacının ve satıcı firmaların ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçek olduğu belirlenirse bu kez alanında uzman bilirkişi eşliğinde yapılacak keşif ile mahcuzların ayırt edici özelliklerini belirlemesi ve daha sonra faturaların mahcuzlara uygunluğunu saptaması gerektiği- Ayakkabılarda seri no vb. nitelikler olmayacağı için türü, varsa markası, modeli ile ilgili belirlemelerin yeterli olacağı-