İhtiyati haczine karar verilen bütün gemilerin, bayrağı ve hangi sicile kayıtlı oldukları dikkate alınmaksızın, icra müdürü tarafından seferden men edilerek muhafaza altına alınacağı (TTK. mad. 1366)- İhtiyati haciz kararı mahkemece alacak davası sırasında verilmiş olduğundan, İİK. mad. 264/3 uyarınca alacaklının alacak davasındaki hükmün kendisine tebliğinden itibaren bir ay içerisinde takip talebinde bulunmaya mecbur olduğu ve henüz mahkemece bir hüküm verilmemesine karşın icra müdürlüğünce 'bir aylık süre içinde takibe geçilmemesi' sebebiyle 'seferden men şerhinin kaldırılmasının' isabetsiz olduğu-
Borçluların itirazının alacaklıya tebliğ edilmeden itirazın iptali davasının açılmasının, ihtiyati haciz kararının icrasını engellememesi gerekeceği-
Takipten sonra alınmış olan ihtiyati haciz kararının infazı için, söz konusu kararda icra müdürlüğü dosya numarasının belirtilmesinin zorunlu olmadığı-
İİK.’nun 264/2. maddesinde yazılı sürede alacaklı, itirazın iptali davası açtığından borçlunun takibe itiraz ederek İİK.’nun 66. maddesi gereğince takibi durdurmasının ‘takip işlemi’ değil, ‘tedbir’ niteliğinde olan ihtiyati haciz kararının icrasını engellemeyeceği-
Satış isteme sürelerinin başlaması için ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesinin gerekeceği, borçlu süresinde ödeme emrine itiraz etmezse ihtiyati haczin kendiliğinden kesin hacze dönüşeceği-
İİK.nun 106 ve 110. madde hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması aracılığıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak şikayetçi tarafından İİK.nun 106. maddesindeki 2 yıllık süre içerisinde İİK.nun 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulünün gerekeceği-
Her ne kadar borçlunun itirazı üzerine takip durmuş ise de, icra dosyasında alacaklı tarafça borçlu hakkında alınmış bir ihtiyati haciz kararı bulunmakta olup, bu karara dayanılarak alacağı karşılayacak düzeyde ihtiyati haczin yapılabileceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde ihtiyati haczin 10 günlük ödeme süresinin dolması ile kesin hacze dönüşeceği ilkesinin göz ardı edilerek bu sürenin şikayet için belirlenen 5 gün olarak dikkate alınmasının doğru olmadığı-
Borçluya karşı genel haciz yolu ile takip yapmış olan alacaklının, borçlunun mallarına ihtiyati haciz koydurtması ve borçlunun kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmesi halinde, bu itirazın alacaklıya hemen tebliğ olunacağı ve alacaklının itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesi veya mahkemede itirazın iptali davası açması gerektiği- İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması talebini reddederse, alacaklının, bu ret kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede borçluya karşı alacak davası açması gerektiği- Davanın açılmamış sayılması, ya da alacaklının davada haksız çıkması hallerinde ihtiyati haciz hükümsüz kalacağı, bu konudaki şikayetin süreye tabi olmadığı- Borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine, alacaklının, ihtiyati haciz kararı ile borçlunun maaşına haciz koydurması ve itiraz dilekçesinin alacaklı vekiline tebliği tebliğinden itibaren alacaklının 7 gün içinde itirazın kaldırılması veya iptali talebinde bulunulmadığı görüldüğünden, ihtiyati haczin hükümsüz kalacağı-
İİK.nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı ile ilgili tasarrufun iptali davası kabul ile sonuçlandığı takdirde, alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan tasarrufun iptali davasının açılmasından önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, anılan maddeye göre verilen ihtiyati haciz kararı, İİK.257 ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklı olup; İİK.nun 281/2 maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasim yönünden, İİK.nun 264. maddesinin uygulanmayacağı- Kefaletin şartlı olması halinde geçersiz olacağı- Yargılamayı gerektiren bir kabul ile müzayaka nedeniyle kefalete ilişkin haciz işleminin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-