• 4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Gerekçesi

     «Maddeyle, takip talebinde bulunma süresi, mahkemeler arasında ayrım yapılmadığından, tebliğden itibaren bir ay olarak belirlenmiş, böylece yeknesaklığın ve basitliğin sağlanması amaçlanmıştır.»



  • 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «İhtiyati haczin tatbiki sırasında hazır bulunan alacaklıya ayrıca zabıt varakasının tebliğine hacet kalmaksızın ihtiyati haczin tatbikinden itibaren yedi gün içinde takip yapmak veya dava açmak mükellefiyeti yükletilmiştir.»



  • Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

     «Birinci fıkra tasarıdaki gibidir.

    İkinci fıkrası esas itibariyle kanundaki ikinci fıkranın aynıdır.

    Yalnız bu fıkra alacaklının icra takibinde bulunmuş olması halidir ve bu husus tasrih olunmuştur. Alacaklının iflâs takibinde bulunmuş olması hali için, kanunumuz bir hüküm ihtiva etmemekte idi. Yeniden tanzim edilen 267. madde bu boşluğu doldurmaktadır.

    Üçüncü fıkraya (veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise) ibaresi eklenmek suretiyle, bu husustaki boşluk doldurulmuştur. Gerçekten bu halde de, hükümden sonra bir ay içinde takip talebinde bulunmak mecburiyeti olmalıdır.

    Usul hukukumuza göre, kanuni müddetlerin geçmesi ile davanın düşmesi bahis konusu olmadığından, dördüncü fıkradaki bu tabir, «dosyanın muameleden kaldırılması» şeklinde değiştirilmiş, ancak dosyanın mücerret muameleden kaldırılması ile ihtiyati haczin hükümsüz kalması sert olduğundan, 'davanın bir ay içinde yenilenmemesi halinde o zaman ihtiyati haczin hükümsüz kalacağı' tasrih olunmuştur. Buradaki 'muameleden kaldırma' HUMK'nun 409.ncu maddesinin birinci fıkrası anlamındadır. İki tarafın çağrıldıkları celseye gelmedikleri ve bu sebeple dosyanın muameleden kaldırılmasına karar verildiği celse, adı geçen bir aylık müddetin başlangıcıdır. Yoksa bazı mahkemelerin muameleden kaldırılmadan itibaren altı ay sonra verdikleri 'dosyanın mahzene kaldırılması kararı', teknik manada bir 'muameleden kaldırma' olmadığı gibi, bu maddede kastedilen 'muameleden kaldırma'da, o değildir.

    Gerek bu maddede gerekse ihtiyati haciz bahsinde, 'ihtiyati haczin ne zaman icrai hacze inkilap edeceği' hakkında bir sarahat yoktur. Kanunun genel sisteminden çıkarılabilecek olan bu netice, maddenin son fıkrasında sarih bir şekilde tesbit olunmuştur. Bu fıkrada sayılan hallerde, ihtiyati haciz alacaklının bir talebine lüzum olmaksızın, kendiliğinden icrai hacze inkilap edecektir. İtirazın muvakkaten kaldırılmasının kesinleşmesi (müddeti içinde borçtan kurtulma davası açılmaması veya açılıp da borçlunun davayı kaybetmesi) ile de, ihtiyati haciz kendiliğinden icrayı hacze inkilap edecektir.»



  • C. Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

     «Bu maddenin birinci fıkrasında parantez içinde geçen (icra ve iflâs) deyimi maksadı ifade eder nitelikte bulunmamış yerine (haciz veya iflâs) terimi ikame olunmuştur.»