Haciz tarihinden sonra taşınmazın üçüncü kişi lehine tapu iptal tescil kararı verilip kesinleşmesinin haciz tarihindeki mülkiyetin durumuna bir etkisinin olmadığı, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapu kaydındaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm bulunmadığından bu karar sebebi ile ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, taşınmaz ihalesinde takibin tarafları dışında taşınmazı ihalede satın alan üçüncü kişilerin de menfaatinin korunması gerektiği, aksinin kabulü hâlinde ihaleye olan talep ve talip azalacağından, icra takibinin ve borçlunun sorumluluğunun etkisizleşmesine yol açacağı-
Taraflar, TBK.'nun 281. maddesinde belirtildiği üzere, kanuna ve ahlaka aykırı nitelikteki fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları, tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebileceklerinden, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun dinlenmesini istediği tanıkların bildirilmesi sağlanarak, tanıklar dinlendikten ve varsa kamera kayıtları incelendikten sonra fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
TMK'nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesinin ve birlikte satış kararı verilmesinin zorunlu olduğu, o halde mahkemece, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, taşınmazların tamamı yerine sadece üçünün satışının talep edilerek satış kararı alınması, şikayet konusu taşınmazın satışına daha sonra karar verilmesi yasa hükümlerine aykırı olduğundan, şikayet konusu ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Satış kararında; satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının gazete ile ilanına yer olmadığına karar verildiği, taşınmazın muhammen bedelinin 96.135,00 TL olduğu ve 52.000,00 TL’ye ihale edildiği, satışa yalnızca ihale alıcısının katıldığı görülmüş olup, bu haliyle, ihaleye yeterli katılımın olmadığı, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağının anlaşıldığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği- Borçlu tarafından açılan ihalenin feshi isteminin yasal hasmı alacaklı ve ihale alıcısı olup, takip alacaklısı banka yönünden şikayetin husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İlk Derece Mahkemesince, ihalenin feshi istemi işin esasına girilerek reddedildiğinden, feshi istenilen ihale bedeli üzerinden para cezasına hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın muhammen bedeli üzerinden para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Kıymet takdirinin istenmesi –satışa esas olmak üzere ibaresiyle dahi olsa- veya kıymet takdirinin yapılmış olmasının satışın istenmesi anlamında düşünülemeyeceği, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerekeceği- İİK'nun 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediği için taşınmazlardaki haciz düşmüş olup, artık düşen bir hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalenin feshi gerekeceği-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde gerçekleştiği görüldüğünden, şikayetçi borçlu yönünden zarar unsurunun oluşmadığı, o halde borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, buna göre Bölge Adliye Mahkemesince, istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Yüksek mahkemece, İlk Derece Mahkemesi kararının, tebligatların usulüne uygun olduğu ve başkaca da fesih nedeni bulunmadığından bahisle bozulduğu, İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediğinin görüldüğü, zira; ihalenin feshi talebine konu iddiaların esasına girilip incelenmiş olmakla davanın esastan reddi yerine hukuki yarar yokluğundan reddinin doğru olmadığı- İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün, taşınır ve taşınmaz satışlarını kapsayan emredici nitelikte bir düzenleme olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
İhale konusu taşınmazlara ilişkin KDV oranının %18 olduğu belirtilerek satış kararı doğrultusunda gerekli yerlerde ve vasıtalarla ilan edildiği, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede KDV oranı şikayet konusu yapılmadığı anlaşılmakla, ihale alıcısının ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiğinin ve ihale konusu taşınmazları sürdüğü pey ile aldığının sabit olduğu, o halde herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihaleden sonra taşınmaz bedellerine KDV ve damga vergisi uygulanmaması talebinin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Davacı borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde, satış ilanının gösterilen adreste daimi evrak memuruna tebliğ edildiğini, bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediğini iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde bu hususun ihalenin feshi nedeni olarak gösterilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu nedenin istinaf incelemesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı-