Şikayetçinin takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesinde kefil olmasının kendisine ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği-
300.000,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 300.500,00 TL'ye satıldığı, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdirinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüşse de taşınmazın kıymetinin düşük takdir edildiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı, bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca işin esasına bu nedenle girilmemiş olacağından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Mahkemece, şikayetçi ihale alıcısının taşınmazın kendi adına tescilinin yapılamadığını öğrendiği tarihten itibaren yasal süresi içerisinde ihalenin feshini isteyip istemediği araştırılarak şikayet süresinde ise işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesinin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürenin geçirildiğinin tespiti halinde ise süreden reddinin gerekeceği-
Şikayetçi tarafından ihalenin feshi nedenleri ihale öncesi icra mahkemesinde şikayet konusu yapıldığından, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunduğu, bu durumda ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde satıldığı gerekçesi ile zararın oluşmadığından söz edilemeyeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun, İİK'nun 134. maddesi doğrultusunda icra müdürlüğünce yapılan ihalenin feshine ilişkin olduğu, sonradan icra müdürlüğünce ihale bedelinin yatırılmaması sebebiyle İİK'nun 133. maddesi uyarınca ihalenin feshedilmesinin, anılan yasa maddelerindeki fesihlerin hukuki sonuçları farklı olduğundan İİK'nun 134. maddesi doğrultusunda ileri sürülen ihalenin feshi nedenlerinin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Somut olayda, satış ilânının, borçlu şirkete “şirket yetkilisinin eşi Nesli Ş. imzasına tebliğ edildi” şerhi verilerek 12.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatın bu hali ile 7201 sayılı TK.'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesine aykırı olması nedeni ile usulsüz olduğu- Öte yandan aynı zamanda borçlu şirket yetkilisi de olan borçlu Ö. Ş. adına çıkartılan tebligatın ayrı tüzel kişiliği bulunan borçlu şirkete de yapılmış sayılamayacağı-
Şikayetçinin, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunmakta olup, kendisine satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu- Haciz alacaklısı olan şikayetçi 3. kişinin, alacaklı olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aynı taşınmaz üzerine haciz şerhi koydurduğu, icra dosyasına giren son tapu kaydının ise, şikayetçinin haczini de içerdiği anlaşıldığından, "tapu sicilindeki ilgili" sıfatı bulunan şikayetçiye satış ilânı tebliğinin zorunlu olduğu-
Satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğundan zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, mahkemece, anılan taşınmaz yönünden istemin bu nedenle reddi gerektiği ve sadece ihalesinin feshi istenen diğer taşınmazın ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
İhalenin feshi isteminin esastan reddine karar verilen şikayet konusu taşınmazların satış bedellerinin, muhammen bedellerin üzerinde olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacılar tarafından kıymet takdirine itiraz edilmediği de gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçluların ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının bulunmadığı, mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak bu durumda İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca işin esasına girilemeyeceğinden borçlular aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Alacaklının 14.03.2014 tarihinin de satış talebinde bulunduğu, bu durumda alacaklının satış talebinin 1 yıl geçtikten sonra olduğu, 16/01/2013 tarihinde konulan haciz İİK'nun 106 ve 110. maddesine göre kalkmış olduğundan, bu hacze dayalı olarak belirlenen kıymet takdirinin herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı, bu hususun mahkemece re’sen gözetileceği-