Hukuki tavsif hakime ait kuralı dikkate alındığında borçluların İcra Mahkemesi'ne yaptıkları başvurusu, İİK'nun 134. maddesi kapsamında ihalenin feshi istemi olup, ihalenin feshi istemine ilişkin şikayetin yetkili mahkemeye yapılıp yapılmadığının değerlendirildikten sonra, ihalenin feshi istemine ilişkin ileri sürülen şikayet nedenlerinin ve re’sen dikkate alınması gereken fesih nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Fesih istemine konu olan ihalede satılan bağımsız bölümün muhammen bedelinin ve satış bedelinin 25.000TL olduğu, ikinci bağımsız bölümün muhammen bedelinin 10.000TL satış bedelinin ise 15.610TL olduğu, üçüncü bağımsız bölümün muhammen bedelinin 14.000 TL satış bedelinin ise 16.110 TL olduğu, bir diğer bağımsız bölümün muhammen bedelinin 10.000 TL satış bedelinin ise 17.910TL olduğu, ilk bağımsız bölümün satış bedelinin muhammen bedele eşit, diğer üç bağımsız bölümlerin satış bedellerinin ise muhammen bedellerin üzerinde olduğu, bu nedenle, bu bağımsız bölümler yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
İhale tarihi itibariyle temlik alacaklılarının alacağı, ihale bedelinden yüksek olduğundan, alıcının ihaleyi alacağa mahsuben alma hakkını haiz olduğu ve bu nedenle ihale tutanağında ve şikayete konu icra müdürünün işleminde ihale farkının temlik alacaklılarından istenmesinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi istemi, işin esasına girilerek reddedildiğinden, mahkemece, İİK'nun 134/2. maddesi gereğince ihale bedeli üzerinden para cezasına hükmolunması gerektiği-
İhale konusu taşınmazın muhammen bedelinin 199.195,00 TL olmasına rağmen birinci artırmada muhammen bedelin üzerinde bir rakam olan 210.000,00 TL'ye ihale edildiği, bu nedenle, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesinin takip tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapacağı ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı vereceği-
İhalenin feshi davasında kabul mümkün olup, HMK.nun 311. maddesi uyarınca kabul beyanının yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı, bu durumda kabul beyanının yapıldığı tarihte geçerli bir temyiz olması nedeniyle mahkeme kararının öncelikle kabul beyanı hakkında karar verilmesi için bozulmasının gerekeceği-
Edirne 1. İcra Müdürlüğü'nün 2012/9987 esas sayılı icra dosyasından borçluya gönderilen ihale bilgilerini de içeren tahliye emrine ve ihale bedelinden artan paranın alınmasına ilişkin yazıları içeren iki adet tebligatın 05.12.2013 günü usulüne uygun şekilde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun ihalenin feshi şikayetinde bu tebliğ ile ihaleyi öğrendiğini bildirdiğine göre İİK.nun 134/7.maddesi uyarınca ihale ıttıla tarihi olan 5.12.2013 tarihinde 7 günlük şikayet süresinden sonra 16.12.2013 tarihli istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, borçlunun satış ilan tebligatındaki imzanın sahteliğini öğrendiğini beyan ettiği tarih esas alınarak işin esasının incelenmesi ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacağın devri ile alacak hakkının bunu devralan üççünncü kişiye borçlunun rızası olmaksızın geçeceği- Satış ilanı tebliğ edilecek ilgililer satış kararının verildiği tarih itibariyle belirleneceğinden ve bu tarihte şikayetçi haciz alacaklısı olduğundan tapu sicilindeki ilgili sıfatı bulunmakta olup, satış ilanının şikayetçiye tebliğ edilmemiş olmasının ihalenin feshi nedeni olduğu-
Borçlunun, vekili aracılığıyla kıymet takdiri raporuna itiraz ettiği ve anılan kararının takip dosyası arasında bulunduğu, bu durumda, Tebligat Kanunu hükümleri gereğince, satış ilanının, kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliğinin gerekeceği, takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, kıymet takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı, şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-