İİK.nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği, kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen davacı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekeceği-
İhale konusu taşınmazın ihale bedeli muhammen bedelin üzerinde olduğundan, anılan taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin, İİK.nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
İcra İflas Kanunu'nda pazarlıkla satışın şekline ilişkin bir hüküm bulunmaması karşısında, pazarlıkla satışın normal bir satış olduğunun kabulünden hareketle bu satışın Türk Borçlar Kanunu'nun 275 (818 Sayılı Eski Borçlar Kanunu'nun 225) onu izleyen maddelerine göre genel mahkemelerde satışın iptalinin istenebileceği, zira Hukuk Genel Kurulu'nun 1989-12-413 E. - 89/583 K. sayılı 08/11/1989 tarihli kararında genel mahkemede pazarlıkla satışın iptalinin istenebileceğinin belirtildiği, bu nedenle iflas dosyasında pazarlık usulü ile yapılan ihalenin iptaline ilişkin davanın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekirken icra mahkemesine açılmasının görev yönünden doğru olmadığı, İİK.nun 134/4.maddesine göre, ihalenin feshine ilişkin şikayet, görevsiz veya yetkisiz icra mahkemesine yapılırsa, mahkemece evrak üzerinde inceleme ile başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verileceği ve bu kararların kesin olduğu-
Satış bedellerinin, taşınmazların muhammen değerlerinin üzerinde olduğunun anlaşıldığı, bu durumda, borçlunun taşınmazların değerine yönelik bir itirazı da bulunmamakla kıymet takdirleri kesinleşmiş olduğundan zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, mahkemece istemin zarar unsurunun bulunmaması nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
İİK.nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
Borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması halinde ipotek akit tablosunda yazılı adresine daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa bile bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılabileceği, söz konusu maddeye göre, tebligat yapılabilmesinin muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlandığı-
İİK. mad. 134/2 uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde, mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, hakimin, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı araştırması gerektiği- Satış ilanı tebligatındaki imzanın inkâr edilmesi halinde, tebligat mazbatasındaki imzanın adı geçene ait olup olmadığı bakımından yöntemince imza incelemesi yaptırılması gerektiği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Muhatabın iş yerinde bulunup bulunmadığına dair bir açıklamanın tebliğ evrakında yer almadığı görülmekle, borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışana yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ve bu durumun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerektiği- Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, toplam paraya çevirme gideri satışı yapılan taşınmaz sayısına bölünmek suretiyle masraflar tespit edilerek, ayrıca müstakil harcamalar var ise bu bedele eklenerek oluşacak sonuca göre İİK'nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi gerektiği- İhale konusu taşınmazın tapu kaydında "susuz tarla" vasfında olduğu belirtilmiş ise de, kıymet takdirinin infazı esnasında bilirkişi tarafından söz konusu yerin maden işletme sahası olarak kullanıldığı ve üzerinde işletme sahasına ilişkin binaların bulunduğu tespit edildiğinden, tarla olarak kullanılmadığı anlaşılan araziye ilişkin olarak, ziraat bilirkişinden zirai hesaplama teknikleri kullanılmak suretiyle rapor alınması ve kıymet takdirinin belirlenmesinin hatalı olduğu- K. takdiri işlemi usulsüz yaptırılmış ve bu hali ile kesinleşmiş olsaydı da söz konusu ziraat bilirkişisinin raporunda belirttiği arazi değerinin, satış ilanında taşınmazın muhammen bedeline dahil edilmeden, sadece inşaat bilirkişisinin arazi üzerinde bulunan binalara ilişkin hazırladığı rapor sonucunda elde edilen değerin yazılması ile yetinilmesi ve bu şekilde muhammen bedelin eksik gösterilerek taşınmazın satışa çıkarılmasının da ihalenin feshi nedeni olduğu-