HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmünün yer aldığı-
Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkının davacıya ait olduğu- Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkının itiraz eden davalıya geçeceği- Davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından, borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, itiraz tarihi itibariyle yetki itirazında bulunmayan takip borçlusu .......... yönünden icra takibinin yapıldığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleşmediği, itiraz eden diğer borçlu .............’a ödeme emrinin ................. tarihinde Bağcılar/İstanbul adresinde tebliğ edildiği, süresinde borçlunun yetki itirazında bulunduğu, itirazında yetkili icra dairesi olarak gösterdiği Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkemece yetki itirazında bulunan borçlu ................... yönünden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
TMK'nın 168. maddesinde "Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir." hükmüne yer verilmiş olup boşanma davalarında yetkinin kesin olmadığı-
Talep edilen borç TBK 89 uyarınca götürülecek borçlardan olduğundan, davacı/alacaklının seçimlik hakkı gereği yerleşim yeri olan icra dairelerinin de yetkili olduğu- İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığının kabulü ile mahkemece icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz reddedilerek itirazın iptali davasının esastan incelenmesi gerektiği-
HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu- Aynı Kanun’un 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğunun belirtilmiş olmasının özel yetkiye ilişkin bir düzenleme olduğu- Ayrıca BK'nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu- Dolayısıyla istirdat istemine ilişkin davanın; davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabileceği-
Tacirler arasındaki satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak iddiası nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- İtirazın iptali davalarında, öncelikle, yetkili icra dairesinde başlatılmış olan usulüne uygun bir icra takibinin var olması gerektiği- Yetkili olmayan icra dairesinde başlatılmış bir icra takibine vaki itirazın iptali davasında, bu durumu tespit eden mahkemece davalı yararına AAÜT m. 7/2 uyarınca avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği, nispi vekalet ücretine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
HMK'nın 14/2. maddesi uyarınca, kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesini düzenleyen kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralının uygulanmayacağı, somut olayda, icra dairesinin yetkisinin İİK’nın 50/1. fıkrası yollamasıyla genel yetkiyi düzenleyen HMK’nın 6 vd. maddelerine göre belirleneceği-
Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yerinin de alacaklının yerleşim yeri olacağı- Faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali da, icra dairesinin yetkisinin İİK. 50 uyarınca HMK hükümleri çerçevesinde hadise şeklinde incelenip değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece davalı tarafın yetki itirazı hadise şeklinde incelenip taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun tespiti hâlinde, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek TBK. 89/1 ve HMK. 10 uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu icra dairelerinin de yetkili olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken; mahkemece yargı çevresi içinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişilerin yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırt edildikleri- Tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda kabul edilebilecekleri- Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmakta oldukları- Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucunun böyle bir düzenlemeye gitmiş olduğu- Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmalarının da kabul edilmemiş olduğu-